Moro Yeniden Gündemde - 2014 Barışı

9 Nisan 2001 Pazartesi


Moro'yla ilgili Siteler

A.Varol
Moro meselesi yakın zamana kadar büyük ölçüde gündemden düşmüştü. Ancak son zamanlarda gerçekleşen bazı görüşmeler ve Amerikalı rehineler olayı münasebetiyle uluslararası platformda yeniden gündeme geldi. Fakat Türkiye gündemine yansıtılmasında her konuda olduğu gibi bu konuda da saptırmalar yapıldığına şahit oluyoruz. Biz bu yazımızda okuyucularımızı Moro meselesi hakkında genel bir şekilde bilgilendirmek ve son gelişmelere de özetle temas etmek istiyoruz.

Güneydoğu Asya'da Güney Çin Denizi'yle Büyük Okyanus arasında kalan takımadaların oluşturduğu Filipinler'de 4 milyona yakın Müslüman vardır ve ülke nüfusunun % 5.4'ünü oluşturmaktadırlar. Filipinler Müslümanları değişik etnik unsurlardan oluşmakta ve çoğunluğu Moro ve Mindanao adalarında yaşamaktadır. Moro Müslümanlarının yaşadığı adalar asıl Filipin adalarından ayrı bir grup teşkil etmektedir ve bu adalar, Filipinler tarafından ABD'nin de yardımıyla 1946'da işgal edilmiştir.

Filipinler'in güneyinde bulunan ve Müslümanların yoğun olarak yaşadıkları Moro, Mindanao ve bunlara bağlı bazı adalarda 1970'ten buyana Müslümanlar tarafından bağımsızlık mücadelesi verilmektedir. Müslümanların bağımsızlık mücadelesini koordine etmek üzere ilk ortaya çıkan hareket 1972'de kurulan Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi'dir. Bu cephenin liderliğini kuruluşundan itibaren, en son özerklik anlaşmasına kadar Nur Misvari yapmıştır. Misvari şimdi de belirtilen anlaşma doğrultusunda kısmi özerk yönetimin liderliğini yapmaktadır. Hareketin kuruluşunda Misvari'den sonra gelen ve Kahire'de İslâmi ilimler öğrenimi görmüş olan Selâmet Haşim ise MNLF'nin lideri Nur Misvari'nin laik bir anlayışa sahip olduğu gerekçesiyle 1977'de bu hareketten ayrılarak Moro İslâmi Kurtuluş Cephesi (MILF) adında bir başka örgüt kurdu.

Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi (MNLF) 22 yıl süren mücadeleden sonra Ekim 1992'de Filipinler hükümetiyle ateşkese gitmişti. 16 Nisan 1993'te de Endonezya'da "barış" görüşmeleri başlatıldı. 7 Kasım 1993'te bir ateşkes anlaşması ve bir de ilkeler anlaşması imzalandı. Sonuçta üç yıldan fazla süren görüşmelerden sonra Moro ve Mindanao adalarının bulunduğu Güney Filipinler'e MNLF öncülüğünde özerklik verilmesi üzere bir anlaşma imzalanması konusunda ittifak sağlandı. Yani bu, bir özerklik anlaşması değil özerklik verilmesi konusunda ittifak mahiyeti taşıyordu. Bu konuda hazırlanan ilk barış anlaşması taslağı da 23 Haziran 1996'da Güney Filipinler'in Davao kentinde parafe edildi. 2 Eylül 1996 tarihinde de bu anlaşma Endonezya'nın başkenti Jakarta'da taraflarca imzalanarak resmen uygulamaya geçirildi.

Anlaşma, Güney Filipinler'deki 14 bölgeye özerklik verilmesini öngörüyordu. Ancak ilk geçiş döneminde MNLF'nin bu 14 bölgenin yönetiminde herhangi bir rolü olmayacaktı. Sadece Barış ve Kalkınma Meclisi adı altında bir meclis oluşturulacak ve başkanlığına da Nur Misvari getirilecekti. Bu meclis bölgedeki yerel yönetimlere sadece bazı tavsiyelerde bulunabilecekti. Bu tavsiyelerin uygulanması zorunluluğu olmayacaktı. Barış ve Kalkınma Meclisi'ne bağlı olarak Müslümanların dini işlerinin koordinasyonuyla ilgilenmek üzere bir Fetvâ Dairesi oluşturulacaktı. Bu dairenin yetkilileri söz konusu meclisin başkanı tarafından atanacaktı.

Barış ve Kalkınma Meclisi'nin görev yapacağı geçiş dönemi üç yıl sürecekti. Bu sürenin bitiminde söz konusu 14 bölgede referanduma gidilerek halktan "özerkliği mi yoksa Manila yönetimine bağlı kalmayı mı" istedikleri sorulacaktı. Bu referandumda halkının çoğunluğu özerkliği isteyen bölgelere tam özerklik verilecekti.

Moro İslâmi Kurtuluş Cephesi (MILF) ve daha radikal görüşleriyle tanınan Ebu Seyyaf grubu Barış ve Kalkınma Meclisi'ne idari ve siyâsi açıdan hiçbir yetkinin verilmemesi ve söz konusu 14 bölgeye özerklik verilmesinin referandum şartına bağlanması dolayısıyla karşı çıktılar. Bölgede 1946'dan buyana uygulanan nüfus kaydırma politikası dolayısıyla özerklik verileceği bildirilen 14 bölgenin çoğunda hıristiyanların oranı artırılmış durumdaydı. Bundan dolayı referandumdan "özerklik" lehine oy çıkacak bölge sayısının 4'ü geçmeyeceği sanılıyordu. Bu sebepten dolayı sözü edilen gruplar özerkliğin referandum şartına bağlanmasına karşı çıktılar. Ancak anlaşmanın imzalanmasıyla birlikte MNLF gerillaları büyük ölçüde bağımsızlık mücadelesinden tecrit edilmiş oldular. Bu yüzden MILF ve Ebu Seyyaf grubuna mensup milisler hükümet kuvvetleri karşısında yalnız bırakıldılar. Bu durumda hükümet kuvvetleri karşısında biraz daha zorlanmaya başladılar. Bununla birlikte yine de direnişi bırakmadı, kendi talepleri doğrultusunda mücadeleye devam ettiler.

Malezya hükümeti kurulacak özerk Moro yönetimine ekonomik açıdan destek vereceğini açıkladı. Malezya dışişleri bakanı Abdullah Bedevi, Filipinler yönetimiyle MNLF arasında bir barış anlaşması imzalanmasını olumlu bir gelişme olarak gördüklerini ve kurulacak Moro yönetimine yardımcı olacaklarını bildirdi. Malezya başbakanı Dr. Mahatir Muhammed de konuyla ilgili açıklamasında Malezya şirketlerini Güney Filipinler bölgesine yatırım yapmaları için teşvik edeceklerini ifade etti. Mahatir Muhammed, Güney Filipinler bölgesinin doğal zenginlikler açısından Malezya'nın bazı bölgelerinden daha zengin olduğunu ancak güvenlik olmaması yüzünden kimsenin bölgeye yatırım yapma cesareti gösteremediğini de dile getirdi.

Bu arada şunu da belirtelim, Moro'daki bağımsızlık mücadelesinin başladığı tarihten özerklik anlaşmasının imzalandığı tarihe kadar geçen süre içinde taraflardan toplam olarak 125 bin kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.

Ebu Seyyaf grubu, yukarıda sözünü ettiğimiz ve tamamen Moro asıllıların oluşturduğu MILF ve MNLF'den ayrı olarak kurulmuştur ve mensuplarının birçoğunu Afganistan'da çarpışmış Arap asıllı milis güçler oluşturmaktadır. Dediğimiz gibi radikal ve kısmen de marjinal bir oluşum olarak tanınır. Bu gruba mensup milisler zaman zaman Filipinler yönetimine isteklerini kabul ettirmek için rehine alma eylemleri gerçekleştirmektedirler. Bundan önce gerçekleştirilen rehine eyleminde şu amaçları gerçekleştirmek istediğini açıklamıştı: Moro meselesinin gündeme gelmesini sağlamak ve dünya ülkelerini özellikle de uluslararası örgütleri bu meseleyle ilgilenmeye zorlamak. O zamanki rehineleri Malezya'dan kaçırması ise belki Malezya'nın özerklik anlaşmasına destek vermesine bir tepkiydi. Sonuçta olayla birlikte Moro meselesi bir kez daha yoğun bir şekilde dünya gündemine geldi. Ama olumsuz bir manzarayla gündeme geldiğinden bu olay Moro'nun bağımsızlık davasına bir yarar sağlamadı. Son rehine alma eyleminde de yine bu gruba bağlı milisler tarafından Amerikalılar rehine alındı ve birçok kez rehinelerin öldürüleceği tehdidi yapıldı. Bu tehditlerin amacı Filipinler yönetimine yöneltilen direktiflerin kabul edilmesini sağlamaktı. Ancak Filipinler yönetimi bu direktifleri ve tehditleri ciddiye almadı. Son rehine olayının da önceki kadar olmasa bile Moro davasının prestijine dünya kamuoyu nezdinde olumsuz bir tesir yaptığı söylenebilir. Fakat Moro halkının bağımsızlık mücadelesini rehine eylemlerinin dışında değerlendirmek gerekir.

MILF lideri Selamet Haşim daha önceki rehine eyleminde yaptığı açıklamada, insanları rehin alarak bir şeyler yapma metodunu asla kabul etmediklerini ve buna kesinlikle karşı olduklarını ifade etmişti.

MILF bu arada, Filipinler yönetimiyle bazı görüşmeler de yapmaktadır. Yapılan görüşmeler sonunda iki hafta önce MILF ile Filipinler arasında bir ateşkes anlaşması imzalandı. Bu anlaşma Filipinler'in yeni cumhurbaşkanının gözetiminde gerçekleştiğinden, yeni cumhurbaşkanının müspet bir yaklaşımı olarak değerlendirilmektedir. Anlaşma Malezya'nın gözetiminde yürütülen beş günlük gizli görüşmelerin sonunda gerçekleştirildi. Bu, Filipinler yönetiminin önemli bir tavizi olarak değerlendiriliyor. Çünkü bundan önceki yönetim Moro meselesinin kendi iç meseleleri olduğunu, dolayısıyla dışarıya taşınamayacağını iddia ediyordu.

Filipinler'in yeni cumhurbaşkanı yaptığı açıklamada artık Mindanao adasındaki sorunu kesin bir şekilde çözüme kavuşturma konusunda kararlı olduklarını söyledi. Fakat henüz çözüm getirecek uzlaşma noktalarına varılabilmiş değil. Çünkü MILF, Filipin askeri güçlerinin Moro ve Mindanao bölgesinde hakimiyeti altında tuttuğu bölgelerden çekilmesini isterken, yeni cumhurbaşkanı askerlerinin son çarpışmalarda ele geçirdiği bölgelerden kesin bir şekilde çekilmeyeceklerini söylüyor. Bunda Filipinler'in yeni cumhurbaşkanına karşı muhaliflerinin yürüttüğü kampanyanın da tesiri var. Çünkü yeni cumhurbaşkanı bayağı çekişmeli bir şekilde iş başına geldi. Şimdi muhalifleri de onu Moro ve Mindanao konusunda ciddi tavizler vermeye hazırlanmakla suçluyorlar. Bu yüzden Moro ve Mindanao konusunda muhaliflerinin kullanabilecekleri bir adım atmasının henüz tam yerleşemediği cumhurbaşkanlığı koltuğunun altından kaymasına sebep olabileceğinden korkuyor olabilir.

Bundan önceki cumhurbaşkanı döneminde MILF milislerine karşı yoğun askeri operasyonlar gerçekleştirilmiş ve bu hareketin kontrolündeki 48 gerilla karargahı ele geçirilmişti. Bu çatışmalar söz konusu karargahların etrafında yaşayan çok sayıda sivilin de arazilerini ve evlerini terk ederek başka yerlere göç etmelerine sebep olmuştu. 10 bin hektar arazinin bu şekilde sahipleri tarafından terk edildiği sanılıyor. Yeni cumhurbaşkanı son gelişmelerle ilgili olarak muhaliflerine cevap verirken söz konusu askeri noktaların ele geçirilmesi için büyük fedakarlıklar yapıldığının bilincinde olduğunu ancak oraların askeri arazi olmadığını, oralarda yaşayan sivil vatandaşların bulunduğunu söyledi.

Son ateşkes anlaşması Filipin askeri güçlerinin kontrolünde tutulan bölgelerin durumlarının belirlenmesi için karşılıklı görüşmeler yapılmasını öngörüyor. Anlaşma, Güney Filipinler'e bölgedeki Müslüman halkın kendi İslami kanunlarını uygulamalarına fırsat verecek tam özerklik verilmesi hakkında görüşmeler yapılmasını da öngörüyor ve gerçek özerkliğin uzun yıllardan beridir devam eden bu anlaşmazlığı kesin çözüme kavuşturacak bir özerklik olacağı vurgulanıyor. Bu arada MILF'nin bölgede tam bağımsız bir devlet kurma idealini rafa kaldırarak özerk bir yönetime dayalı çözüm arayışını kabullenmesi de onun tarafından verilen bir taviz olarak değerlendiriliyor. Fakat bu hareket hali hazırda MNLF ile yapılan anlaşmalara dayalı olarak kurulan özerk yönetimin çok zayıf olduğunu, bölgedeki Müslümanların haklarının alınması konusunda söze gelir bir şey sağlayamadığını vurguluyor. Hareket adına yapılan açıklamada Manila'daki yönetimin işi ciddiye alması ve gerçek anlamda bir özerklik sağlaması durumunda bölgede özerk bir yönetim oluşturulmasını kabullenecekleri dile getirildi.

Bu gelişmeler, Manila'daki yönetimin MNLF ile yapılan anlaşmaların Moro meselesini kesin çözüme kavuşturmadığını ve MILF'yi de karşısında bir taraf olarak görmek zorunda olduğunu kabullenmesi anlamına geliyor. Ancak hadise şimdilik bir ateşkes merhalesinde. Yapılan görüşmelerin kesin bir anlaşma getirip getirmeyeceği konusunda şimdilik kesin bir şey söylenemiyor. Ancak bölge Müslümanlarının haklarının güvence altına alınacağı bir anlaşmanın gerçekleşmesi Müslümanların lehine olacaktır. Çünkü otuz yıldan fazla zamandır süren savaş Müslümanların pek çok imkandan mahrum bırakılmasına sebep olmuş. Kesin anlaşma yapılması durumunda bölgeye yabancı sermayenin yatırım yapması da söz konusu olabilecek. Orası için yabancı sermaye denince de ilk etapta Malezya şirketleri akla geliyor. Bu ise bölgedeki Müslümanların yararına olacak.

Moro'yla ilgili Siteler

  Asyada bir barışın hikayesi - MORO - 2014 yeni
  Filipinler’de savaşı resmen bitiren anlaşma imzalandı2014 yeni
  MILF Moro İslami Kurtuluş Cephesi yeni
  www.luwaran.com
  mnlf düz
  www.moroinfo.com haberler
  www.moroinfo.com
  www.Bangsamoro.com
  www.maranao.com
  http://www.wefound.org
  http://www.muslimphilippines.com
  http://www.moro.org
  http://www.msu-evillage.com
  http://msumarawi.hypermart.net
  http://www.jamalabbas.virtualave.net
  http://www.bangsamoro.net


Filipin Gazeteleri

  Philippine Daily Inquirer
  The Manila Times


www.vahdet.com.tr sayfasından alınarak hazırlanmıştır.