Önderimiz Örneğimizdir                                                            Sadullah Ergün


İslam'da Şehid ve Şehadet

Ölüm asla yokluk değildir. Ölüm, şu fani dünyadan ebedi hayata geçiş köprüsüdür. Her canlı varlık o köprüden mutlaka geçecektir. Yani ölümü tadacaktır. Vasıf itibarıyla ölüm iki çeşittir: Cahiliye ölümü ve şerefli ölüm. İslam düşmanlarıyla savaşılmadan, cihad niyeti taşınmadan ve zulme, dayatmaya, baskıya seyirci kalınarak nemelazımca hareket etme sonucunda gelen ölüme cahiliye ölümü denir. Bu çeşit ölümle bu dünyadan ayrılan bir kimsenin kıyamet gününde hiçbir değeri olmadığı gibi Allah (c.c.)'ın gerçek müminlere hazırlamış olduğu nimetlere de nail olamaz.

Zulüm, baskı ve dayatmalara boyun eğilmeden i'layı kelimetullah için verilen hizmet ve mücadele sonucunda gelen ölüme şerefli ölüm denir. Ancak i'layı kelimetullah için İslam düşmanlarıyla yapılan savaş sırasında savaş meydanlarında veya İslam düşmanlarına karşı verilen mücadele sebebiyle kafirlerin ve zalimlerin zindanlarında işkence sonucunda gelen ölüm en şerefli ölümdür. Bu Kur'an ve sünnet dilinde de şehadettir. Bu durumda hayatını kaybeden Müslüman şehittir.

Şehitler sağdırlar. Şehitler Allah'ın misafirleridirler. Şehitler Allah katında rızıklandırılırlar. Şehitler için peygamberlerin bile gıpta ettikleri makamlar vardır. Şehitler cennette diledikleri yerlere gidebilirler. Şehitlerin şefaati makbuldür. Şehitler kıyamet gününde gördükleri ikramdan dolayı tekrar diriltilip Allah yolunda savaşarak tekrar şehid olmayı arzulamaktadırlar.

Şehadetin önemini ve şehitlere yapılan ikramı bildiren ayet ve hadisleri okuyan sahabilerin (r.a.) şehit olmak için hep savaş meydanlarına koştuklarını görmekteyiz. Evlendiği gecenin sabahında cihada çağrıldığını duyup, sabah erkenden yıkanma fırsatı bulamayarak cünüb olarak Uhud meydan muharebesine şehadete koşan, müşriklerle göğüs göğüse çarpışarak şehid olan ve sonra gökyüzünde melekler tarafından yıkanan el-Gasil lakaplı Hz. Hanzala (r.a.)'ın hayatı bütün Müslümanlar tarafından bilinmektedir. "Yarın savaş olsa, ben de o savaşa katılsam. Kafirler tarafından şehit edilsem. Sonra karnımı yarsalar, ciğerimi çıkarsalar, burnumu ve kulaklarımı kesseler sonra kıyamet gününde "niçin bunlar sana yapıldı?" dense, ben de: "Ya Rabbi! Senin için" desem! Bu benim için her şeyden daha sevimlidir" diyerek Allah'a yalvaran Abdullah (r.a.) adındaki sahabinin duaları; günlerce aç olduğu halde avucundaki birkaç hurmayı yemek için geçecek vaktin, şehadetinin dolayısıyla cennete girmesinin gecikmesine sebep olacağını düşünerek avucundaki hurmaları yemeden atan ardından da kılıcını çekip müşriklerin arasına dalarak şehit düşen Hz. Umeyr adındaki sahabinin kahramanlığı ve şehit olup sakat ayağıyla cennete adım atmasına engel olan oğullarını şikayet etmek üzere ağlayarak Resulullah (s.a.s.)'e gelen ve Resulullah (s.a.s.)'den savaşa çıkma izni aldıktan sonra Uhud vadisinde şehit olan Hz. Amir ibnu'l-Cemuh adındaki sahabinin şehadet ve cennete girme aşkı güvenilir bütün siyer kaynaklarımızda mevcuttur.

Hz. Halid ibnu Velid yaklaşık yüz savaşa katılmıştır. Bu savaşlarda vücudunun çeşitli yerlerinden yaklaşık yüz yara almıştır. Ölümcül hastalığa yakalanarak cihad meydanlarında değil de yatağında öleceğini anlayan Halid (r.a.), ölümden korktuğu için değil şehit olamadığı için ağlamıştır.

20. asrın ortalarında peygamberler diyarı Filistin'de Müslüman Kardeşler'e mensup gönüllü Müslümanlar şehadete koşmada adeta birbiriyle yarıştılar. Bölge ülkelerinin atanmış bir kısım idarecilerinin hıyanetleri olmasaydı şehadet aşıklarının sayesinde belki bugün İsrail işgal devleti olmayacaktı. İhvan'a mensup Müslümanlar gösterdikleri fedakarlıklarla tarih yaptılar. Bilindiği üzere, önemli olan tarih okumak ve yazmak değil tarih yapmaktır. İhvan da bugüne kadar hep tarih yapmıştır. İslam aleminin çeşitli bölgelerinde dün, Afganistan ve Bosna gibi yerlere akın eden, şehadet aşkıyla tutuşan Müslümanlar bugün de Çeçenistan gibi yerlere akın etmektedirler. Allah (c.c.) böyle Müslümanların sayısını ve kuvvetini artırsın.

Şehadet ve Şehitlerle İlgili Bazı Ayetlerin Mealleri

1. "Eğer Allah yolunda öldürülürseniz veya ölürseniz, Allah'ın size lütfedeceği mağfiret ve rahmet onların biriktirdiklerinden daha hayırlıdır. Andolsun, ölseniz de öldürülseniz de muhakkak ki Allah'ın huzurunda toplanacaksınız." (Ali İmran, 3/157-158)

2. "Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanmayın. Aksine onlar diri olup Rableri katında rızıklandırılmaktadırlar. Allah'ın lütfundan kendilerine vermiş olduklarıyla sevinç içindedirler ve arkalarından henüz onlara kavuşmamış olanları, kendilerine bir korku olmayacağı ve üzülmeyecekleri üzere müjdelerler." (Ali İmran, 3/169-170)

3. "... Şüphesiz hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, benim yolumda kendilerine eziyet edilenlerin, çarpışanların ve öldürülenlerin kötülüklerini örtecek ve kendilerini altından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. Bu Allah katından bir karşılıktır. Karşılığın en güzel olanı Allah katındadır." (Ali İmran, 3/195)

4. "Allah yolunda öldürülenlere 'ölüler' demeyin. Aksine onlar diridirler ancak siz fark edemiyorsunuz." (Bakara, 2/154)

5. "O halde, dünya hayatını ahiret hayatı karşılığında satanlar, Allah yolunda çarpışsınlar. Kim Allah yolunda çarpışır sonra öldürülür veya üstün gelirse ona büyük bir ecir vereceğiz." (Nisa, 4/74)

6. "Allah, Allah yolunda çarpışıp öldüren ve öldürülen mü'minlerden, karşılığı cennet olmak üzere, mallarını ve canlarını satın almıştır. Bu O'nun üzerine, Tevrat, İncil ve Kur'an'da vadedilmiş olan bir haktır. Allah'tan daha çok ahdine vefa gösterebilen kim vardır? Şu halde yapmış olduğunuz bu alışverişinizden dolayı sevinin. İşte büyük kurtuluş budur." (Tevbe, 9/111)

7. "Allah yolunda hicret edip sonra öldürülen veya ölenlere gelince; Allah onları muhakkak güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır. Şüphesiz Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır." (Hacc, 22/58)

8. "İnkâr edenlerle (savaşta) karşı karşıya geldiğinizde hemen boyunlarını vurun. Sonunda onları yenik düşürüp üstünlük sağladığınızda (esirleri) sıkı bağlara bağlayın. Artık bundan sonra ya lütufta bulunu(p serbest bırakı)n veya fidye karşılığı salıverin. Savaş ağırlıklarını bırakıncaya kadar (böyle sürdürün). İşte böyle. Allah dileseydi onlardan öç alırdı. Ancak sizi birbirinizle imtihan etmek için (böyle emrediyor). Allah yolunda öldürülenlerin ise (Allah) amellerini boşa çıkarmayacak." (Muhammed, 47/4)

Şehadet ve Şehitlerle İlgili Bazı Hadislerin Manaları

1. Resulullah (s.a.s.) mealen şöyle buyurmaktadır: "Allah (c.c.), yolunda cihad için çıkan kimseye kefildir. Kim sadece benim yolumda cihad etmek ve bana iman ettiği ve peygamberlerimi tasdik ettiği için evinden ayrılırsa, bu kimse onu cennete koyacağımı veya elde edeceği mükafatıyla evine çevireceğimi garanti etmiş olur."

2. "Muhammed'in nefsi kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, Allah yolunda alınan herhangi bir yara kıyamet gününde aynı şekilde görülecek. Rengi kan renginde ve kokusu misk kokusunda olacaktır." (Buhari, Müslim)

3. "Muhammed'in nefsi kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, eğer Müslümanlar için zorluğa sebep olmasaydım, Allah yolunda cihad eden hiçbir müfrezeden geri kalmazdım." (Buhari, Müslim)

4. "Muhammed'in nefsi kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, isterdim ki Allah yolunda cihad edip öldürüleyim, sonra yine cihad edip öldürüleyim, sonra yine cihad edip öldürüleyim." (Buhari, Müslim)

5. "Şehit öldürüldüğünde, sizden birinin pirenin ısırmasından duyduğu rahatsızlık kadar rahatsızlık duyar." (Tirmizi, Nesai ve Darimi rivayet etmiştir.)

6. Sehl ibnu Hanif (r.a.)'den Resulullah (s.a.s.)'in şöyle dediği rivayet edilir: "Allah Teala'dan samimiyetle şehadeti talep eden kimse yatağında ölse de Allah onu şehitler makamına ulaştıracak." (Ebu Davud, Müslim, Tirmizi, Nesai ve İbnu Mace)

İmam el-Benna ve Şehadet

İmam şehit Hasan el-Benna (r.a.) dava arkadaşlarını cihad ruhu ve şehadet aşkı üzerine yetiştirdi. El-Benna, davanın o meşhur beş esastan beşincisini "En yüce temennimiz Allah yolunda şehid olmaktır" şeklinde ifade etmiştir. Ayrıca el-Benna (r.a.) cihad risalesini yazmıştır. Bu risalede cihad, şehadet ve şehitlerin faziletini bildiren otuz bir tane hadis nakletmektedir. İmam el-Benna davanın beşinci esasını açıklarken şöyle diyor: "Biz ölümün, tehlikelerle dolu bir hayattan ebedi nimet ve saadetlerle dolu gerçek bir hayata geçiş köprüsü olduğunu biliyoruz. O halde biz ölümden nasıl korkarız?... Ey Müslümanlar! Şunu da bilmek gerekir ki, ölümden korkana ayeti celilelerin bir tesiri olmaz. O ayeti kerime ne kadar yüce, ne kadar ulvi olsa da...

Ölümü hayata tercih eden kimse için ölümle hayat müsavidir. Peygamberimiz (s.a.s.), bize hak uğrunda ölmekten korkmamayı öğretmiştir. Hiçbir şey bizi korkutamayacaktır. Ölümü hayata tercih eden bir milletin önünde hiçbir şey duramayacaktır..." Ve o sonunda davası uğruna kendisi de şehit oldu. Allah rahmet eylesin.

Şehitler Üç Kısımdır

Şehitler üç kısımdır. Dünya ve ahiret şehidi, dünya şehidi ve ahiret şehidi. Allah yolunda İslam düşmanlarıyla çarpışarak savaş meydanında şehid olan kimse dünya ve ahiret şehididir. Dünya şehididir, çünkü cumhura göre üzerine namaz kılınmaz ve yıkanmaz. Ancak İmam Ebu Hanife'ye göre yıkanmaz ama üzerine namaz kılınır. Ahiret şehididir, çünkü kıyamet gününde şehitlere vadedilen nimetler ona da verilir. Dünya şehidi, görünüş veya ganimet gibi şeyler için kafirlerle savaşarak öldürülen kimsedir. Yani yıkanmaz ve üzerine namaz kılınmaz. Ancak ahirette ona hiçbir mükafat yoktur. Suda boğularak, bir duvar enkazı altında kalarak (trafik kazasında ölen kimse de öyledir), taun gibi salgın hastalıklar sonucunda ölen veya dini, malı ve namusu için öldürülen kimseler de ahiret şehididirler.

Şehidlerle ilgili hükümler ayrıntılarıyla fıkıh kaynaklarımızda anlatılmaktadır. Ancak şu hakikati dile getirmekte fayda görüyorum. Son zamanlarda şehid ve şehadet çokça istismar edilmektedir. Şehadeti hiç hak etmeyen kimselere şehitlik unvanı verilmektedir. Adam hayatı boyunca yazdığı bütün yazılarında Allah'a, Peygamber'e, İslam'a, Kur'an'a ve diğer mukaddesata saldırmaktan geri kalmıyor ama öldüğünde veya herhangi bir nedenle öldürüldüğünde ona şehid deniyor. Bazıları batıl inanç, fikir ve düşünceler uğruna canını feda ediyor onlara da şehid deniyor. Birileri pavyondan, gazinodan, bardan, soygundan veya yüz kızartıcı bir suç işlemek için gittiği yerden dönerken kaza geçirerek ölüyor ona da şehid deniyor. Bu durumlarda ölen kimselerin uzaktan yakından şehadetle hiçbir ilgileri yoktur. Lütfen bundan vazgeçin ve bu mübarek sıfatı asıl sahipleri olan gerçek Müslümanlara bırakın ve kendinize başka sıfatlar bulun.

Şubat Ayı Şehadet Ayıdır

Şubat ayı şehadet ayıdır. Çünkü bu mübarek ayda yüzlerce alim ve dava lideri şehid olmuştur. Şubat ayı şan ve şeref ayıdır. Çünkü bu ayda zulüm, baskı ve dayatmalara boyun eğmeyerek Müslümanların izzet ve şereflerini korumaya çalışan gerçek Müslümanlar zalimlerin gaddar ve hain mermilerine hedef olmuşlardır. Şubat ayı aynı zamanda bereket ayıdır. Şu halde bu mübarek ayı güzel bir şekilde değerlendirelim. Bu mübarek ayda çok önemli ve değerli şahsiyetler şehid edilmişlerdir. Yüzlerce örnekten işte size birkaç örnek:

1. Suriye Baas rejimi, Hama katliamında kadın-erkek, çocuk-yaşlı demeden yaklaşık 40 bin Müslümanı şehid etti.

2. Şapka kanunu çıkarılmadan önce yazdığı bir kitapta Müslümanların şapka giymelerinin caiz olmadığını belirtmesi suç olarak gösterilmiş, daha önce Giresun mahkemesinin verdiği karar dikkate alınmadan 1926'da büyük alim İskilipli Atıf Hoca İstiklal Mahkemesinin verdiği kararla idam edilmiştir. İdam edilmeden önce Atıf hocanın son sözü şu olmuştur: "Zalim ve kafirlerle elbette mahşer günü hesaplaşacağız."

3. 1931'de Erbilli M. Esad Efendi zehirli iğne ile şehid edildi.

4. Büyük dava adamı ve dava alanında asrın müceddidi İmam Hasan el-Benna 12 Şubat 1949'da gün ortasında Kahire'nin en işlek caddesinde hain kurşunlarla vurularak şehid edildi.

5. İslam için baş kaldıran Şeyh Said efendi bu hareketinden dolayı elliye yakın şeyh ve alim arkadaşıyla Diyarbakır'da asılarak idam edildi. Şeyh Said'in hareketi 13 Şubat 1925'te başlamıştır.

6. Malcolm X Amerika'da şehid edildi.

7. 25 Şubat 1994'de Filistin'in el-Halil kentindeki Halil İbrahim Camii'nde sabah namazı kılan Müslümanların üzerine yahudi Barush Goldstein adındaki adam tarafından yaylım ateşi açılarak 67 Müslüman şehid edildi.

8. İntifadanın ilk nüvelerini atan Şeyh İzzeddin el-Kassam (r.a.) 1935'de şehid edildi.

Allah (c.c.) hiçbirimizi doğru yoldan ayırmasın.

Ana Sayfa Bu Sayıda