" 1400'üncü yıla armağan"
|
Ben sıcak savaşlara girmedim daha |
Kılıçların çeliğine |
Su katmadı gözyaşlarım |
Ama |
Savaş için geldim |
Bu bilinçle bilendim |
Bildim bileli kendimi |
Hep düşlerimde yaşadım Bedir'i |
|
Kardeşin biri bir safta |
Öbür safta diğeri |
bir yanda |
Baba |
Oğul |
bir yanda. |
|
Ve toprak gibi güçlü bir ana |
Yedi erkek doğuran |
Yedisini birlikte |
Bedr'e yollayan |
Ey Afra kadın |
Kalacak adın |
Bu dünyada |
Kadınlar er kişiler doğurdukça |
|
Mutlaka bir sınav olacaktı |
Çünkü sünnetullahtı |
Uhud'da savaş vardı |
Bu savaş bir imtihandı |
Gerçi her savaş bir imtihandı |
Tüm yaşam bir imtihandı |
Tüm yaşam bir imtihandı |
Ama |
Uhud |
İmtihan içinde bir imtihandı. |
|
O demişti: Savunmak da |
Savaşlardan |
Bir savaştır. |
Savaşçılar demişti : Bu gün o gündür |
Düşmanı cepheden vurmak |
Nasipse eğer |
Cennet kapılarına varmak |
Kevserle kanmak |
İsteriz. |
|
O dedi : Mubarek olsun savaşınız |
Sabrederseniz eğer |
Sizindir zafer |
|
Savaşçılar uçmağa(cennete) varmış gibi |
Şehitlik umuduyla sarhoş gibi. |
|
Muaz dedi: Eyvahlar olsun siz ne yaptınız ? |
Hudayr dedi: Onun reyine karşı reyde mi bulundunuz? |
Savaşçıların içinde bir tel titremişti |
Başlarını önlerine eğdiler |
Onun kapısına döndüler |
O zırhını kuşanmıştı |
Hikmetlerden bir hikmet daha |
Noktalanmıştı. |
|
Öyleyse ey ümmet |
Ey kurtulmuş millet |
Kutlu olsun şuranız |
Kutlu olsun savaşınız. |
|
--- Feda olsun sana |
Anam, Babam |
At ya Sa'd! |
Ey ok atan |
Ey hayata coşkunluk katan |
Kutlu olsun savaşın |
|
Konuşan Oydu |
--- Bu kılıcın hakkını kim verir |
--- Nedir o kılıcın hakkı Ya Rasulallah ? |
--- Düşmanın yüzünde parçalanmaktır |
--- Öyleyse o iş bana haktır |
dedi savaşçı. |
Kılıcı eline aldı |
Koltukları kabardı |
Ve yürüdü meydana |
Salına salına. |
|
--- Bu yürüyüşü sevmez Allah |
dedi Rasulullah |
Ama bu hal müstesna |
O gün içinceye dek şehitlik şerbetini |
Savaşçı |
Döne döne |
Savaştı. |
|
Müşriklerin çarpılmış suratları |
Altlarında talihsiz atları |
Çarparak çeliğin ışıklı yalımına |
Paralandılar |
Parçalandılar. |
|
Uhud'dan |
Koşup gelen |
Birkaç müslüman: |
Eyvahlar olsun, eyvahlar olsun |
Yeryüzü efendisini kaybetti |
eyvahlar olsun! |
|
Sümeyra kadın ekmek yapıyordu |
Elleri sakindi |
Gözleri dalıp gidiyordu |
Sanki maverayı seyrediyordu |
İçinde bir mahşer kaynıyordu |
Yüreğinde Uhud dalgalanıyordu. |
|
Apansız sıçradı |
Çocukların göz nuru gençlerin yürek aydınlığı |
İhtiyarların dilde duası gönülde umudu |
Evrenin efendisine ne olmuştu. |
Ona bir hal mi olmuştu. |
|
Sıçradı kalktı Sümeyra kadın |
Başörtüsü havada dalgalanıyordu |
Unlar toprağa saçıldı, küller hamura karıştı |
Medine sokakları hızla kayıyordu |
evler bir bir tükeniyordu |
Sümeyra kadın bendinden boşanmıştı |
Bağrını döğüyordu. |
|
Sonra Uhud göründü |
Sonra müminlerden bir kalabalık gördü |
Koştu yanlarına erişti |
|
--- Rasulullah nerede ? |
Dediler: |
--- Ey sümeyra başın sağolsun |
Bilmiyoruz Rasulullah nerede |
Ama |
Bu gömdüğümüz kardeşindir, |
Allah katında |
Şehittir. |
|
Sümeyra dedi: |
Allah Rahimdir |
Ona bu rütbe |
Mubarek olsun |
ama ben Rasulullahı soruyorum. |
|
Sümeyra seğirtti |
Gitti gitti |
Yeniden bir topluluk gördü |
Durmayıp sordu: |
--- Rasulullah nerede ? |
Dedi Müminler: |
--- Bilmiyoruz ama gömdüğümüz erkeğindir |
Muradına erendir |
Elbisesiyle gömülendir. |
|
Dedi Sümeyra : |
--- Hamd olsun, ona şehitlik kutlu olsun |
Ama bir haber verin |
Rasulullah nerede ? |
|
Sonra gördü Onu |
--- Hamd olsun |
Dostlarını gördü |
--- Hamd olsun |
Buluştular |
Görüştüler |
Biliştiler Müminler |
--- Hamd olsun |
|
Yaratana Hamd olsun |
Yaratıp imtihan edene |
İmtihandan geçirip zafere erdirene |
Bilinçleri bileyip sabırlar verene |
Rahman olana |
Rahim olana |
Muin olana |
Hamd olsun.
|
Ankara, 1979 |
|
|
|