Fetih Gemuhluoğlu'nun aziz
anısına |
Ürpertir tabiat üfleyince rüzgarı derin
gök soluğu |
Ulu ses dokununca çarka |
Düşer ölümün gölgesi eşyaya. |
Başlar eşyada hareket kurtulmak için
kendinden |
Daha öteye geçmek için arınmak gibi
elbiseden |
Yakalar ölümsüzlüğün sonsuz ipini |
Sonra ses olur |
Zamanın idrak incisi ses döner döner
döner de |
Yönelir sebebe |
Sebeb ey. |
|
Sesi damarla çizer |
Mutlak sözü damarda kanla çizer |
Uzar bir göz ağrısının gecesi uçsuz
bir nehir gibi |
Bir bebeğin ilk hecesi düşer ağzından
ansızın ve bulur |
Aklı yontan o sonsuz sesi bulur |
Sonra toprak sıkışır sıkışır taşar
da renk olur tarlada |
Güneşin çarpılmış elçisi Van Gogh'la
gelir önümüze |
Portakalla yayılır karanfilde tutuşur
karar kılar denizde |
Renk denizde karar kılan ebedi tarla olur |
Renk başkaldırırken helezonlar çizerken
ses |
Som fatih su fetheder tabiatı |
Döner döner döğünür eritir dağları
yobaz kayaları |
Daha der sığmaz kabına yönelir göğe
teslim olur |
Ve düşerken toprağa çağırır |
Sebeb ey. |
|
Her sabah bütün bitkiler iştahlı bir
çocuktur |
Emer emer emerler toprak anayı |
O sultan hazinesi o hep veren sonsuz cömert
anayı |
Yeşil hayat kırmızı hareket sarı sabır
emerler |
Ve beyaz iman çizer sesini |
Tamamlar kavisini |
Sebeb ey. |
Ankara, 1966
|
|
|