| Giriş: |
| Duvarlar çıkıyor önüme |
| Şehrin mahpus yüklü duvarları |
| Hiçbir sır kalmamış ardında hiçbir duvarın |
| Nereye gitti diyorum benim elbisem nerede |
| Şehir soyunmuş diyor biri |
| Şehrin elbisesini çalmışlar |
| Bütün şehir çöküyor yüzünde bir insanın |
| Şehir boğuluyor içinde insanların kan gibi bir sesle |
| Mor bir kabus çöküyor üstümüze |
| Parkta son ağaç da ölüyor intiharı hatırlatan bir
ölümle |
|
| Veda çizgisi |
| Kalabalık toplanıyor büyük meydanlara |
| ------------------------ Aşka veda |
| İnsanlar geçiyor yollardan |
| ------------------------ İnanca veda |
| Şehir kapanıyor içine |
| ------------------------ Toprağa veda |
| Dolaşıyor bir heykelin taştan eli üstlerinde
insanların |
| Kuşlar göç ediyorlar bulutlar göç ediyorlar |
| Yüzünde son gülümseme kaybolurken çocukların |
| ------------------------ İnsana veda |
|
| Bir gezgin adam |
| Bir adam belki de en çok bir rüzgardır şimdi |
| Sisli yabancı gölge gibi gezgin bir rüzgar |
| Şehri bir yabancı gibi dolaşıyor |
| Şehrin mabetleri bir bir tükeniyor |
| Başlıyor içinde sonsuz susuzluk |
| Avuçların içi terliyor. |
|
| Kaos |
| Kirli yollar kapansın sular akmasın deniz |
| sığmasın kabına |
| Gün batmasın aydınlatsın yüzlerde |
| umutsuz mahkumluğu |
| Makineler çalışsın taşlar yarılsın ortalarından |
| Anneler ağlamasın çocuklar gülmesin |
| Gök çöksün toprak başkaldırsın su sussun |
| Ağaçlar durmasın bütün saatler dursun |
| Durmasın ulu rüzgar şehri göklere savursun. |
|
| Durum |
| Makinalar bir elin baş parmağını çarmıha
geriyorlar |
| Akıl bir akreptir intihara hazır. |
|
| Anı |
| Bizim ellerimiz vardı şimdi onlar nerede |
| Kadife gibi okşardık çocuk yüzlerini şimdi onlar
nerede |
| Şehirde evler olurdu sıcak odaları olurdu evlerin |
| Sığınacak yatakları olurdu bu bizim yatağımız
derdik |
| Bayram günleri donanırdık su gibi yumuşardı |
| yüreklerimiz |
| Camiilere dolardık tüm olmaya ererdik |
| Biz vardık şimdi o biz nerede. |
|
| Bitiş |
| O en öksüz köşesine sığındığımız
yalnızlığın |
| Yalnızlığın teselli çiçekleri üstümüze |
| Göçen son kuşların sedef gagalarından dökülür |
Şehir bir mahşer gibi içimizde ölür.
|
| İstanbul, 1968 |
 |
 |