KEŞMİR
KANAYAN YARA.
.
Unutulmuş diyarın halkı


KEŞMİR'E DOĞRU

Pakistan'ın başkenti İslamabad'dan
Keşmir'e doğru yola çıkıyoruz. Pakistan
Enformasyon Bakanlığı sayesinde gerekli
irtibatlarımız kurulu. Keşmir'e vardığımızda ne
yapacağımız belli. Savaş bölgesini ziyaret
ederek savaşın Keşmir halkı üzerindeki
etkilerini araştıracağız. İslamabad'dan yavaş
yavaş uzaklaştığımızda yüksek dağlara doğru
tırmanıyoruz. Etrafımız yemyeşil. Kıvrım
kıvrım uzayıp giden bir yol. Yol her ne kadar
asfalt idiyse de bilmeyenlerin bu yolda kolay
ilerlemeleri biraz da olsa zor. Zira sürekli `S'
harfi çizerek ilerliyorsunuz. Sık ağaçlar
arasında kaybolan yüksek dağların tabanında
akan akarsular size Keşmir'in coğrafyası
hakkında ipucu veriyor. Bir ara dağa
tırmanırken bir anda trafik tıkanıyor. Şehir
merkezlerinden uzaklarda trafiği tıkayan olayın
ne olduğunu merak ediyoruz. Biraz sonra, bir
Şii köyünden geçtiğimizi farkediyoruz.
Şiiler'in Aşure günlerinde gördüğümüz
törenlerine benzer bir tören yapıyor
köylüler. Zincirlerle sırtlarını vuruyorlar.
Trafikte doğal olarak sırayla tek
yönlü olarak veriliyor. Bir süre sonra Keşmir
Enformasyon Bürosu'ndan yolculuk boyunca
bize eşlik edecek olan rehberimiz, yüksekliğin
2000 metreyi bulduğunu söylüyor. Yaklaşık 4
saat süren bir yolculuktan sonra geceleyin
Azad Keşmir'in başkenti Muzafferabad'a
varıyoruz.

Başkent Muzafferabad
Muzafferabad, Keşmir'in Pakistan sınırları
dahilinde kalan bölgesine verilen ad olan Azad
Keşmir'in başkenti. Yüksek dağlar arasında dar
bir vadiye sıkışmış şirin bir kent. Keşmir
vadisinin iki önemli nehri olan Neylim ve
Cehlim ırmakları Muzafferabad'da birleşiyor.
Nehir üzerlndeki ulaşım ise asma köprülerle
sağlanıyor. Şehrin merkezinde tarihî bir köprü
ve çıkış tarafında ise tarihi bir kale var. Bu iki
tarihi eser adeta Muzafferabad'ın sembolü.
Kentte ulaşım daha çok yerel adıyla Rakşa
olarak bilinen küçük otomobiller ve Pakistan'a
özgü rengarenk otobüslerle yapılıyor. Şehir
merkezinde modern bir yapıya rastlamak
mümkün değil. Ancak her Pakistan kentinde
olduğu gibi Muzafferabad'ın da bir lüks semti
ve burada son derece güzel villalar var.
Şehir içinde yaptığıınız turlarımızda el
işlemeciliğinin gelişmiş olduğunu görüyoruz.
Gelir düzeyi düşük olan halk el sanatlarını
geliştirmiş ve Keşmir el dokumalarını özellikle
dışardan gelenlerin beğenisine sunuyorlar.

Pakistan özlemi var
Muzafferabad'da Nelim nehri kıyısında bir
otele yerleşiyoruz. Hava son derece sıcak.
Zaman zaman 45 dereceyi buluyor. Nehir
kenarındaki otelin bahçesinde yerel yetkililerle
görüşüyoruz. Azad Keşmir'den bir Bakan ve
Enformasyon Müdürü bizi karşılıyorlar ve
derhal sohbete başlıyoruz. Bütün Keşmirliler
gibi onlar da Keşmir meselesinin gerektiği gibi
medyanın gündemine girmediğinden
yakınıyorlar. "Bu defasında ısrarlıyız. Keşmir
sorunu çözülecektir" diyorlar. Keşmir
sorununun çözümlenmesi birinci olarak
Keşmir'in bütünüyle Pakistan'a katılması
anlamına geliyor.

Tarihî sorun
Zira İngilizler 1947 yılında Hint yarımadasının
statüsünü belirlerken coğrafi yapı ve dinsel
kimliği baz alarak iki ayrı devlet ilan etmişler:
Pakistan ve Hindistan. Bu karara göre
bölgedeki diğer eyaletler de aynı şekilde dinsel
kimliklerine ve coğrafi konumlarına uygun
şekilde ya Pakistan'a katılacaklar ya da
Hindistan'a. Bu karara göre halkının % 85'i
Müslüman olan Keşmir'in Pakistan'a katılması
gerekirken gel gör ki Hindistan Keşmir'in bir
kısmını işgal etmiş. İşte bundan dolayı da iki
ülke arasmda 1947 yılından bu tarafa üç büyük
savaş çıkmış. Bu anlamda Keşmirliler'in büyük
bir kısmı Pakistan'a katılmak istiyor.
Bağımsızlık isteyenlerin sayısının ise şimdilik
az olduğunu söylemek gerekir. Keşmirli
yetkililer özellikle Hindistan'ın kimyasal silah
kullandığını gündeme getiriyorlar ve "Biz,
Hindistan'ın sahip olduğu her türlü silaha
sahibiz. Hindistan bu silahları sorumsuzca
kullanıyor. Biz de gereğinde kullanırız"
diyorlar. Elbette bu sözler yerel bir yetkiliden
tehdit anlamına geliyor. Ancak Pakistan'da
kararı verecek olan hükümet yetkilileri
olacağından çok fazla resmî bir açıklama
anlamına gelmese de kamuoyundaki genel ,
kanaati yansıtması açısmdan önemliydi.

kesmir02
Gerillalar geri çekilmeyecek.
Pakistan ve Hindistan arasındaki
son olayların çıkış nedeni, Keşmirli
gerillalar Hindistan işgali altındaki
Keşmir'in içlerine sızarak stratejik önemi
haiz belli bir bölgeyi ele geçirmesiydi.
Hindistan bütün uğraşılara rağmen geril-
laları çıkaramamıştı. Şimdi ise gerillaların
çıkarılmasını istiyor Ancak Keşmir'de ki-
minle görüştüysek "Oralar bizim toprak-
larımız, gerillalar asla çıkmayacaktır Da-
ha fazlasını alacağız" diyorlar. Söz geril-
lalardan açılmışken.

Keşmir'de gerilla hareketi
1990 yılında ortaya çıktı. Keş-
mirliler, "1989 yılında Hindistan askerle-
rinin işgal altındaki Keşmir'de Müslüman
kadınları kaçırmaya başlamasına tepki
olarak 1990 yılında zuhur etti" diyorlar.
Bugün 15 kadar gerilla grubu oldugu
söyleniyor: Bunların en büyüğü Hizbül
Mücahidin. 1989 yılında kurulduğu söy-
lenen Hizbül Mücahidin Keşmir gerilla
gruplarının en büyügü. Keşmir'deki Ce-
maati İslami ile bağı oldugu söyleniyor.
İslami bir grup olan Hizbül Mücahidin
Keşmir'in Pakistan'a katılımını savunuyor
Lideri olan Serdar Selahaddin aynı za-
manda bütün grupları çatısı altında top-
lamaya çalışan "Cihad Konseyi"nin. de lideri.
Camu Keşmir Kurtuluş Orgütü, ,çok
eski bir örgüt olmasına rağmen Hizbül
Mücahidin kadar güçlü değil. Keşmir
kimliğini ön plana çıkartan milliyetçi bir
çizgisi var.
Leşker Tayyibe, Bedir, Ensar hareketi,
Mücahidler Hareketi ve Hizbullah diğer
gerilla gruplarından bazıları.

.....Yeni Şafak'tan    Turan Sefer.