İslam Coğrafyası                                                                          M. Ahmet VAROL

Ürdün

Giriş

Bu sayıdan itibaren değerli okuyucularımızdan bazılarının talepleri doğrultusunda yeni bir bölüm başlatıyoruz. Bu bölümde İslam ülkeleri hakkında birtakım teknik bilgiler vermek suretiyle İslam coğrafyasını tanıtmaya çalışacağız. İlk olarak da geçtiğimiz ay Kral Hüseyin'in ölümü ve yerine oğlu Abdullah'ın geçmesi, dünya ülkelerinin Kral Hüseyin'in cenaze merasimine gösterdikleri ilgi sebebiyle günlerce tartışılan, konumu, statüsü ve tarihi üzerinde ayrıntılı bir şekilde durulan Ürdün'den başlamak istiyoruz. Ancak Ürdün'ü tanıtmaya başlamadan önce bu bölümle ilgili bazı genel bilgiler vermek istiyoruz.

Öncelikle şu üç kavramın üzerinde durmakta yarar var: Ülke, devlet, halk. Çünkü bu kavramlar özellikle de "İslam ülkesi" kavramı çeşitli şekillerde tartışıldı. Birçokları günümüzde İslam ülkeleri diye bilinen ülkelerin genelinin İslami hükümlerle yönetilmemesi sebebiyle "İslam ülkesi" yerine "halkı Müslüman ülke" ibaresini kullanmayı tercih etti. Ancak ülke denince, sınırları belli ve bir devlet mekanizmasına sahip toprak parçası kastedilir. Yani "ülke" kavramında toprak parçası vurgusu öne çıkmaktadır. Dolayısıyla Müslümanların yoğun olarak yaşadıkları, tarihte de İslami bir kimlik kazanmış toprak parçalarının "İslam ülkesi" olarak nitelendirilmesi en uygun olanıdır. Devlet ise ülkedeki yönetim biçimini ayakta tutan, kanunların uygulanmasını sağlayan, halkı belli bir disiplin içinde tutan mekanizmadır. Devlet yapısı İslami olabilir veya olmayabilir. Olduğu zaman "İslami devlet" ya da "İslam devleti" dersiniz, olmadığı zaman demezsiniz. Ama "ülke"nin durumu dediğimiz gibi biraz farklıdır. Halk kavramıyla genellikle bir ülkede yaşayan kitlenin tamamı kastedilir. Halkların bir etnik bir de dini kimlikleri olur. Günümüz istatistiklerinde, bir ülkede yaşayan nüfusun dini kimliklerine göre oranları verilirken inanç ve yaşayışlarından ziyade mensubiyetleri göz önünde bulundurulmaktadır. Biz de ister istemez İslam ülkelerini tanıtırken o ülkelerde yaşayan Müslümanların oranlarını verirken bunu esas almak zorundayız. Ama bu orana girenlerin arasında tümüyle İslam'ı reddedenler olabileceği gibi, İslam'a mensubiyetini kabullense de hayatında İslam'ın en ufak bir eseri bile görünmeyenler de bulunacaktır. Fakat bizim bunların sayılarını ve oranlarını tespit etme imkanımız olmadığından ister istemez ulusal istatistik verileri sizlere aktarmak zorundayız.

İslam ülkelerini tanıtırken bir de bu ülkelerdeki İslami oluşumlar hakkında bazı genel bilgiler vereceğiz. Bu bilgilerin faydalı olacağına inanıyoruz. Çünkü devletlerin tanıtımı amacıyla yazılmış eserlerin çoğunda bu bilgileri bulmak pek mümkün değildir.

Son olarak da şunu ifade edelim ki bizim için önemli olan ümmet bilincidir. Etnik kimliklerin varlığı sünneti ilahiyenin bir gereğidir. Ama İslam düşmanlarının Müslüman halkları birbirine düşürmek, aralarına fitne sokmak için etnik kimliklerini öne çıkarmalarını sağlama amacına yönelik propagandalarından etkilenmemeli, iman kardeşliğinin etnik kökenden her zaman önce geldiğini asla unutmamalıyız

Bu hususları belirttikten sonra Ürdün'ü tanıtmaya başlayalım

Ürdün Hakkında Bazı Genel Bilgiler

Resmi adı: Ürdün Haşimi Krallığı

Başkenti: Amman (Nüfusu: 1.500.000)

Yüzölçümü: 90.740 km2.

Nüfusu: 5.500.000 (1998 tahmini).

Etnik yapı: % 98 Arap, % 1.2 Çerkez, % 0.7 Türk, az sayıda da Kürt vardır. Arapların önemli bir kısmı Filistin asıllıdır.

Dil: Arapça.

Din: Resmi din İslam'dır. Halkın % 95'i Sünni Müslüman, % 5'i hıristiyandır. Ancak parlamentoda hıristiyanlara % 10 oranında kontenjan tanınmaktadır.

Coğrafi durumu: Bir Ortadoğu ülkesi olan Ürdün, kuzeyden Suriye, doğudan Irak, güneyden Suudi Arabistan, güneybatıdan Kızıldeniz, batıdan da Filistin ve Lut Gölü ile çevrilidir.

Yönetim şekli: Ürdün parlamenter sisteme dayalı krallık rejimiyle yönetilmektedir. 1992'de çıkarılan bir kanunla siyasi partilerin kurulmasına izin verildi. Üyeleri dört yılda bir gerçekleştirilen seçimlerle belirlenen 80 üyeli bir parlamentosu, 40 kişilik de bir senatosu (üst meclisi) var. Seçimler daha önce nispî temsil sistemine göre yapılıyordu. Ancak ülkede İslami hareketin güçlenmesi üzerine bu hareketin parlamentoda çoğunluğu elde etmesine karşı bir tedbir olarak seçim kanunu değiştirildi.

Tarihi: Bugünkü Ürdün toprakları Hz. Ömer (r.a.) döneminde İslam devletine katıldı. 12. yüzyılda bir süre Haçlıların işgali altına girdi. 1187'de Haçlılardan kurtarıldıktan sonra sırasıyla Eyyubilerin, Fatımilerin ve Memlüklerin elinde kaldı. Memlüklerden sonra 1517'de Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim tarafından alınarak Osmanlı topraklarına katıldı. 1831 - 1840 yılları arasında Mısır'da Osmanlıya başkaldıran Mehmet Ali Paşa'nın hakimiyetine geçti. Bu ara dönem dışında Ürdün toprakları 1917 İngiliz işgaline kadar Osmanlıların elinde kaldı. İngilizlerin Filistin ve Ürdün topraklarını işgal etmesine, kendisine Arap yarımadasının krallığının verileceği vaadlerine kapılan Şerif Hüseyin de yardımcı oldu. İngilizler, 1921'de Şerif Hüseyin'in oğlu Şerif Abdullah'a Ürdün Nehri'nin doğu tarafındaki topraklarda yarı bağımsız bir emirlik kurdurdular. Bu emirlik İngiltere'nin kontrolü altındaydı. İngiltere 1946 Londra anlaşması gereğince Ürdün'ün bağımsızlığını tanıdı. İngilizlerin Ürdün üzerindeki çıkarlarını koruma görevini üstlenmiş olan Abdullah'a da Ürdün krallığı payesi verildi. Kral Abdullah, 1951'de yine İngilizler tarafından öldürtüldü. Yerine oğlu Talal geçti. Fakat daha sonra akli dengesi yerinde olmadığı gerekçesiyle Talal'dan, krallığı bırakması istendi. O da 1952'de makamını oğlu Hüseyin'e devretmek zorunda kaldı.

Kral Hüseyin ülkede bir denge politikası uygulamaya çalıştı. Başlangıçta parlamenter sisteme dayalı bir krallık rejimi kurmak istedi. Fakat kendi yetkilerinden taviz vermek istemediğinden ilk seçimlerden sonra oluşturulan parlamentolar sembolik bir demokratik kurumdan ibaret kaldı. Kral 1967 Arap - İsrail savaşının hemen ardından parlamentoyu kapattı. Bu parlamento ancak 9 Ocak 1984'te bir araya gelebildi. Genel seçimler ise ancak 8 Kasım 1989'da yapılabildi. Ürdün kralını böyle bir seçim yapmaya da 18 Nisan 1989'da patlak veren olaylar zorladı. Ürdün yönetiminin Nisan 1989'da, IMF ve Dünya Bankası'nın istekleri doğrultusunda parasını % 50 oranında devalüe etmesi bir hafta süren geniş çaplı bir halk ayaklanmasına yol açtı. Kral halkını ancak bazı vaadlerle yatıştırabildi. Bu vaadlerin arasında serbest seçim yapılması da vardı. Bu doğrultuda 8 Kasım 1989'da gerçekleştirilen genel seçimlerde 80 kişilik parlamentoya, İslami hareketten 18'i Müslüman Kardeşler'den olmak üzere 33 kişi girebildi. İslami hareketin sonraki yıllarda daha da güçlenmesi üzerine yönetim seçim sistemini değiştirdi.

İslami Hareket: Ürdün'deki İslami cemaatler içerisinde en güçlü ve en yaygın olanı Müslüman Kardeşler'dir. Bu cemaat diğer bütün İslami cemaatlerle iyi münasebetler kurmaya ve dayanışma içine girmeye çalışmaktadır. Ürdün Müslüman Kardeşler cemaatinin her alanda faaliyetleri var. Siyasi partiler yasasının çıkmasından sonra İslami Çalışma Cephesi'nin kuruluşuna öncülük etti. Müslüman Kardeşler kültürel ve sosyal faaliyetlerin organizesi için İslam Merkezi Hayır Cemiyeti adlı bir teşkilat kurdu. Bu teşkilat çeşitli hayır faaliyetlerini, kültürel, sosyal ve eğitime yönelik faaliyetleri organize ediyor. Teşkilata bağlı olarak Amman'da kurulan ve 1982 yılından bu yana hizmet veren İslami Hastane üniversite hastanelerinden sonra ülkenin en büyük hastanesidir. Yine aynı teşkilata bağlı olarak anaokulundan üniversiteye çeşitli seviyelerde 23 okul açılmış bulunuyor. Bunların başında da Özel Zerka Üniversitesi gelmektedir. Müslüman Kardeşler'in dışında kalan İslami cemaatlerin ileri gelenleri arasında Hizbu't-Tahrir, Tebliğ Cemaati, selefiler ve çeşitli tasavvufi tarikatlar var.

Hizbu't-Tahrir geçmişte bir süre Müslüman Kardeşler içinde kalmış ancak daha sonra kendine özgü birtakım fikirlerinden dolayı bu cemaatten ayrılmış olan Takiyyuddin en-Nebhani'nin kurmuş olduğu bir cemaat. Bu cemaat daha çok hilafet konusuna ağırlık veriyor. Mevcut düzenle herhangi bir uzlaşma içine girmeye ve parti yoluyla siyasi faaliyet yürütülmesine karşı çıkıyor. Hatta ülkedeki yönetimle bir uzlaşma anlamı taşıyacağını ileri sürdüğünden seçimlere katılmaya ve meclise girmeye de karşı çıkıyor. Merkezi Pakistan'da bulunan Tebliğ Cemaati'nin Ürdün'de de küçük çapta bir çalışması var. Ancak bu cemaat siyasete karışmamayı prensip edindiğinden Ürdün halkı içinde bir etkinlik gösteremiyor.

Arap dünyasının her tarafında etkisini gösteren Selefilik hareketi Ürdün'de önemli oranda etkili. Selefiler sayıca çok olmasalar da düşünceler üzerinde etkililer. Ürdün'de selefilik akımının yayılmasında en çok bu hareketin liderlerinden olan Nasıruddin el-Albani'nin çalışmaları etkili oldu.

Tasavvufi tarikatlar içinde en yaygın olanı Şazeliye tarikatıdır.

Ürdün İslami Hareket'inin en çok sıkıntı çektiği alan yayın faaliyetleri alanıdır. Yönetim bu konuda İslami hareketin önüne çeşitli zorluklar çıkarıyor.

Vahdet