Tayland Yönetimi’ne karşı bağımsızlık mücadelesi veren Patani 
            Birleşik Kurtuluş Hareketinin yeni lideri Nur Abdurrahman'ın 
            İstanbullu olduğu ortaya çıktı. Peki kimdir Nur Abdurrahman?
            
 Adem Özköse'nin haberi...
            
            Patanili Müslümanlar efsanevi liderleri Kebir Abdurrahman Tenvira 
            vefat ettikten sonra lidersiz kalmışlardı. Geçtiğimiz aylarda Patani, 
            Malezya, Şam, İsviçre, Almanya ve Suudi Arabistan’da Patanililer 
            arasında yapılan seçimler sonucu Patani Birleşik Kurtuluş 
            Hareketi’nin liderliğine Nur Abdurrahman getirildi. Basına yaptığı 
            açıklamalarda aslının İstanbullu olduğunu ifade eden Nur Abdurrahman 
            kendisiyle ilgili şunları söylüyor: “Patani İslam Krallığı zamanında 
            bölgeye İstanbul, Afganistan, Irak ve Yemen’den göçler olmuş. Benim 
            dedelerim de Osmanlı Hilafeti zamanında İstanbul’dan Patani’ye 
            gelmişler ve yerleşmişler. Rahmetli dedem biz küçükken aslımızın 
            Türk olduğunu ve dedelerimizin İstanbul’dan geldiğini söylerdi. 
            “Yok” “iyiyim” gibi kelimeler dedemden duyduğum bazı Türkçe 
            kelimelerden şu an için hatırlayabildiklerim. Küçükken dedemden 
            halifeyi ve İstanbul’u da çok duyardım. Bizim gibi İstanbul’dan 
            gelen Patanililer arasında Osmanlı döneminde kullanılan kırmızı 
            fesler de yaygındı. Dedemin arkadaşları bazı zamanlar, özellikle de 
            önemli günler de bu kırmızı fesleri kullanıyorlardı.” 
            
            Lise yıllarında başlayan mücadele 
            
            1948 yılında Patani’nin Yala bölgesinde doğan Nur Abdurrahman ilk ve 
            ortaokulu Yala’da Taylandlılara ait bir okulda okur. 7 yaşından 
            itibaren Patani’nin köklü dini okullarından olan Pondok 
            Medreselerinde Kur-an, Arapça, Tecvid, Akaid, Fıkıh gibi dersler 
            alan Nur Abdurrahman lise eğitimini de yine İslami ilimlerin 
            ağırlıklı olduğu bir okulda tamamlar. Daha lise yıllarından itibaren 
            Patani’ni bağımsızlık hareketine katılan Nur Abdurrahman o günleri 
            şöyle anlatıyor: “Bütün Patanililer gibi ben de çocukluğumdan 
            itibaren vatanımın Taylandlı Budistler tarafından işgal edildiğini 
            biliyordum. Lisede okurken arkadaşlarımla gizli toplantılar 
            yapardık. Bu toplantılarda Patani’nin özgürlüğü için mücadele 
            etmemiz gerektiğini konuşuyorduk. O dönemler Patani’de başka 
            bağımsızlıkçı gruplar da vardı; fakat sol ve milliyetçi fikirleri 
            taşıdıkları için biz bu gruplara uzak duruyorduk. Kebir Abdurrahman 
            Tenvira Patani Birleşik Kurtuluş Hareketi’ni kurup Patanilileri 
            İslam’ın sancağı altında bağımsızlık için mücadele etmeye çağırınca 
            biz de bu çağrıya uyduk. Liseyi bitirdikten sonra önce Suudi 
            Arabistan’a daha sonra da Suriye’ye geçtim. Burada Şam 
            Üniversitesi’ne kayıt yaptırdım ve böylece üniversite hayatım 
            başlamış oldu.” 
            
            Filistinli direnişçilerle aynı safta 
            
            Filistin davasının kendisi için hep özel bir yer taşıdığını belirten 
            Nur Abdurrahman, bir dönem de Filistinli direnişçilerin İsrail 
            Ordusu’na karşı verdikleri mücadelenin içinde yer alır. 1970’li 
            yıllarda Filistin için mücadele eden İslamcı gruplar olmadığı için 
            Yasar Arafat’ın El Fetih Örgütü’ne katıldıklarını belirten Nur 
            Abdurrahman sözlerini şu şekilde sürdürüyor: “1973 yılında Patanili 
            arkadaşlarım Mansur ve Eşari ile birlikte Lübnan’daki direniş 
            gruplarıyla ilişkiye geçtik ve İsrail işgaline karşı savaşan 
            Filistinlilere destek vermek için Lübnan’ın güneyindeki kamplarda 
            eğitim almaya başladık. Filistinli direnişçilere katıldığımda benim 
            yaşım 24’dü. 1 sene Filistinlilerle birlikte kamplarda yaşadık ve bu 
            süre içerisinde İsrail askeri birliklerine karşı düzenlenen bir çok 
            operasyona katıldık. O dönemler başta Beka Kampı olmak üzere 
            Lübnan’daki kamplarda dünyanın dört bir yanından gönüllü 
            direnişçiler vardı. Hatta Türkiye’den de bazı direnişçilerin 
            olduğunu hatırlıyorum. Daha sonra Patanili arkadaşlarımla birlikte 
            Şam’a geri dönerek yeniden okullarımıza kayıt olduk. Ben yabancı 
            dilimi geliştirmek için İngilizce bölümüne girdim.” 
            
            
            
            Öğrenci hareketi ve 44 günlük gösteri 
            
            1970’li yıllarda Patanili İslamcı gençlerin, özellikle de 
            öğrencilerin kendi aralarında oluşturdukları bir teşkilat yoktur. 
            Bunu bir eksiklik olarak gören Nur Abdurrahman öğrencilerle toplantı 
            yapmaya başlar ve bu toplantıların sonucunda Patani bağımsızlık 
            mücadelesinde önemli bir yeri olan öğrenci teşkilatını oluşturur; 
            “1974 yılının sonlarında Şam’da eğitim gören Patanili öğrencileri 
            bir araya getirerek Patani Öğrenci Birliği’ni kurduk. Kongrede 
            yapılan seçim sonucu arkadaşlar beni başkan seçtiler. Öğrenci 
            hareketinin kurulmasıyla birlikte Patanililer arasındaki dayanışma 
            daha da arttı. 1975 yılında Kebir Abdurrahman Tenvira beni Patani’ye 
            gönderdi. Tayland askerleri Patanilileri evde, sokakta, medresede 
            suçsuz yere öldürüyordu. Tenvira benden günlerce sürecek protesto 
            gösterileri için Patanilileri örgütlememi istedi. Gerekli 
            çalışmaları yaptık ve Tenvira’nın Patani halkına yaptığı çağrıyla 
            gösteriler başladı. Tam 44 gün süren bu gösteri Patani tarihinin en 
            büyük gösterisidir. Bu gösterinin ardından Patani’den ayrılıp Şam’a 
            geldim. Şam’da bir süre kaldıktan sonra da Libya’ya geçtim. 1977 
            yılında Libya’da okuyan Patanili arkadaşlarımla Başkent Trablus’da 
            öğrenci hareketi adına bir büro açtık.” 
            
            Libya’daki kamplar ve İran günleri 
            
            Nur Abdurrahman gençlik yıllarında yoğun olarak siyasi faaliyetlerin 
            içinde bulunmasına rağmen okuma aşkını hiç kaybetmez. Şam’dan 
            Libya’ya geçtiğinde bu sefer de Trablus’taki Davet Üniversitesi’ne 
            kaydolur. Eğitimini Libya’da tamamlayan Nur Abdurrahman daha sonra 
            İran’a gider. Nur Abdurrahman Libya ve İran günleri hakkında şunları 
            söylüyor: “Libya Hükümeti ile kurduğumuz iyi ilişkiler sonucunda 
            Patanili mücahidlerin eğitim almaları için Libya’da kamplar açtık. 
            Bu kampların çok faydasını gördük. Ben daha sonra Libya’dan İran’a 
            geçtim. O yıllar İran’da İslam devrimi olmuştu ve bu devrim hepimizi 
            çok etkilemişti. Tenvira benden İran’da bir büro açmamı ve İranlı 
            resmi makamlar nezdinde görüşmeler yapmamı istedi. Zamanla Ayetullah 
            Muntazari’nin oğlu Ahmet Muntazari ile aramızda iyi bir arkadaşlık 
            oluştu ve Ahmet Muntazari’nin yardımıyla Tahran’da bir büro açtık. 
            Bir gün Ahmet Muntazari beni aradı ve bana İsfahan’da yapılacak 
            mitingde İranlılara Patani’de Müslümanlara yapılan baskıları 
            anlatmamı istedi. Binlerce İranlının katıldığı mitingde insanlara 
            Patani’yi anlattım. Son derece heyecanlı geçen o mitingi hiç 
            unutamam.” 
            
            “Tenvira benim öğretmenimdir” 
            
            Nur Abdurrahman’ın hayatındaki en önemli kişi Kebir Abdurrahman 
            Tenvira’dır. Çocukluk yıllarından itibaren Tenvira’yı tanıyan Nur 
            Abdurrahman kendini Tenvira’nın sadık bir öğrencisi olarak gördüğünü 
            ifade ediyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “ Tenvira ile aramızda 
            bir ağabey-kardeş ilişkisi vardı. Tenvira okumak için köyünden çıkıp 
            Yala’ya gelmişti. Babam 
            
            Tenvira’yı çok seviyordu ve ona kalması için evimizin yakınında bir 
            ev ayarlamıştı. Tek odası olan bu evde kalan Tenvira Yala’da liseyi 
            okuyordu. Ben o zamanlar 7-8 yaşlarındaydım, Tenvira ise 17-18 
            yaşlarındaydı. Tenvira fikirleriyle sadece bizim grubumuz olan 
            PULO’yu değil; Patani’deki bağımsızlıkçı bütün direniş gruplarını 
            etkiledi. Tenvira İran’da, Libya’da, Şam’da, Avrupa’da bürolar 
            açarak Patani’de yaşananları dünyaya duyurmaya çalıştı. Ayrıca 
            yüzlerce Patanili genç, Tenvira’nın sayesinde Ortadoğu ve Avrupa 
            ülkelerinde eğitim görerek Patanililerin eğitim seviyesini 
            yükselttiler. Benim de Patani dışına çıkıp eğitim görmem Tenvira’nın 
            teşvikleri sayesinde oldu. Tenvira hem Patani’deki İslami hareketin 
            kurucularındandır; hem de Patani’deki kültürel devrimi başlatan 
            kişidir.” 
            
            62 yaşındaki cesur savaşçı 
            
            Geçen hafta Şam’a gelen Patanili Müslümanların yeni lideri Nur 
            Abdurrahman, ilk olarak “öğretmenimdi” dediği Kebir Abdurrahman 
            Tenvira’nın Tel Mezarlığı’ndaki kabrini ziyaret etti. Tenvira’ya 
            yaptığı ziyaret esnasında son derece duygulandığına şahit olduğumuz 
            Nur Abdurrahman’a Şam’da yaşayan Patanili mülteciler de büyük bir 
            ilgi gösterdiler. Nur Abdurrahman Patanili mültecilere yönelik 
            yaptığı konuşmalarda özellikle şu mesajı verdi: “Ben Budist Tayland 
            Yönetimi’nden korkmuyorum, siz de korkmayın. Özgürlüğü olmayan, 
            toprakları ve evleri elinden alınan insanın en büyük silahı 
            cesaretidir. Eğer Patani’nin özgür olacağına bütün kalbimizle 
            inanırsak, ancak o zaman Budist Tayland Ordusu’nu vatanımızdan 
            çıkarabiliriz. Sizden Patani’nin özgürlüğüne inanmanızı ve cesur 
            olmanızı istiyorum.” Şam’da ayrıca Hamas, İslami Cihad Hareketi, 
            Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi gibi direniş gruplarının 
            temsilcileriyle de görüşmeler yapan Nur Abdurrahman en büyük 
            hedefinin Patani’yi tıpkı Filistin gibi dünyaya duyurmak ve Patani 
            meselesine İslam Dünyası’nın sahip çıkmasını sağlamak olduğunu 
            söyledi. Şam-ı Şerif geçen hafta Asyalı bir misafiri ağırladı. Ben 
            de bu vesileyle dinini, vatanını tutkuyla seven; özgürlüğe, 
            hürriyete büyük önem veren 62 yaşındaki cesur bir adamı yakından 
            tanımış oldum. 
            
            Kaynak: Gerçek Hayat Dergisi