Kırgızistan

KIRGIZİSTAN

01 Temmuz 2004



bayrak ve harita
Resmi adı: Kırgızistan Cumhuriyeti

Başkenti: Bişkek (Frunze) (Nüfusu: 814.900 - 2003)

Diğer önemli şehirleri: Oş, Pryzeval, Manas, Narin.

Yüzölçümü: 198.500 km2

Nüfusu: 4.892.808 (2003). Nüfusun % 39'u şehirlerde yaşamaktadır. Ortalama ömür 68 yıldır. Çocuk ölümlerinin oranı binde 29'dur. Nüfusun % 37'sini 14 yaşın altındakiler oluşturmaktadır.

Km2 başına düşen insan sayısı: 24.9

Nüfus artış hızı: % 1.3

Etnik yapı: Kırgızistan'ın yerli halkı olan Kırgızların ülke nüfusu içindeki oranları % 52.6'dır. İkinci sırada % 25.6 orana sahip olan Ruslar gelir. Üçüncü büyük etnik unsur ise % 13 orana sahip olan Özbeklerdir. Diğer etnik unsurların başta gelenleri ve genel nüfusa oranları ise şöyledir: Ukraynalılar (% 2.53), Almanlar (% 2.37), Tatarlar (% 1.64). Bunların dışındaki etnik unsurların genel nüfusa oranları % 1'in altındadır. Onların da başında Kazaklar, Uygurlar, Tacikler ve Meshet Türkleri gelmektedir. Bu etnik unsurların Ruslar, Almanlar ve Ukraynalılar dışında kalanları Türk kökenli ve Müslümandırlar. Kırgızlar Türk lehçelerinin kuzeybatı grubuna giren bir lehçeyi konuşmaktadırlar. Kırgızca daha çok Kazakça'ya yakındır. Kırgız gelenekleriyle Kazak gelenekleri arasında da benzerlikler vardır. Kırgız halkı genellikle sünni ve hanefidir. Ancak bazı Kırgız toplumlarında eski Türk dinine ait birtakım gelenekler sürdürülmektedir. Kırgızlar, Kırgızistan'ın yanı sıra Çin'in Doğu Türkistan bölgesine, Özbekistan'a, Tacikistan'a, Kazakistan'a Rusya'ya ve Afganistan'a da yayılmışlardır. Eski Sovyet cumhuriyetlerinde yaşayan Kırgızların % 88'i Kırgızistan'da yaşamaktadır. (Diğer Türk unsurlar hakkında diğer Türk cumhuriyetlerinin etnik yapılarına bkz.)

Dil: Resmi dil Kırgızca'dır.

Din: Nüfusun % 75'u Müslüman, % 20'i hıristiyan, %5 diğer dinlerdendir. Müslümanlar genellikle sünnidir. Hıristiyanların çoğunluğu ortodoks, az bir kısmı da protestandır.

Coğrafi durumu: Orta Asya cumhuriyetlerinden olan Kırgızistan, kuzeyden Kazakistan, doğudan Çin, güneyden, Tacikistan, batıdan Özbekistan ile çevrilidir. En yüksek yeri Pik Popyedi (7439 m.)'dir. Başta gelen akarsuları Narın, Tar, Kurşab, Kızılsu, Sarıcas - Aksu, Aksay - Kokşul, Mucun, Çu ve Talas ırmaklarıdır. Bu ırmaklar genellikle kaynaklarını dağlardan almakta ve sert bir şekilde akmaktadır. Bu yüzden enerji üretimine elverişlidir. Kırgızistan toprakları içinde çok sayıda da göl mevcuttur. Bunların en büyüğü bir krater gölü olan Issuk gölüdür. Kırgızistan toprakları genellikle dağlıktır. Tanrı ve Altay sıradağlarının Kırgızistan topraklarında da uzantıları mevcuttur. Bunun dışında Kırgızistan sınırları içinde Atbaşı, Fergana, Susamırtau, Kırgız ve Kuzey Alatau sıradağları bulunmaktadır. Bunlar değişik yükseklikteki yaylalarla ve vadilerle birbirinden ayrılır. Topraklarının % 8'i tarıma elverişli, % 43'ü otlaktır. Tarıma elverişli arazisinin başında Fergana vadisi gelir. Bu vadi ülke topraklarının % 37.5'ini oluşturmaktadır ve ülke nüfusunun % 42'si bu vadide toplanmıştır. Dağlık olmasına rağmen Kırgızistan'da kurak bir iklim hâkimdir. Dağlık bölgeler yılda ortalama 600 - 900 mm., güneydeki dağ etekleri 200 - 335 mm., yüksek vadiler ise 100 - 150 mm. yağış almaktadır.

Yönetim şekli: Kırgızistan'da çok partili demokratik sisteme geçilmiştir. Ülke 5 Mayıs 1993'te yürürlüğe konan anayasayla yönetilmektedir. Devletin en üst yöneticisi cumhurbaşkanı, hükümetin başkanı ise başbakandır. Cumhurbaşkanı genel seçimlerle belirlenir. Ancak bağımsızlık sonrası ilk cumhurbaşkanlığı seçimine Asker Akayev tek aday olarak girdi. Yasama yetkisi 350 üyeli bir parlamentodadır. Parlamento üyeleri de genel seçimle belirlenir. Kırgızistan, BM, BDT (Bağımsız Devletler topluluğu) ve IMF (Uluslararası Para Fonu) gibi uluslararası örgütlere üyedir.

Siyasi partiler: Kırgızistan'daki başta gelen siyasi partiler şunlardır: Milli Birlik Partisi: Kırgız milliyetçiliğini savunan muhafazakâr ve liberal bir partidir. Kırgızistan Demokrat Hareketi: Milliyetçi ve liberal bir partidir. Sosyal Demokrat Parti: Ilımlı bir sosyalizmi savunmaktadır. Kırgızistan Komünist Partisi: Ülkede uygulamaya geçirilmeye çalışılan reformlara karşı çıkmakta ve komünist yapıya dönülmesini istemektedir.

İdari bölünüş: 7 ile, 89 ilçeye ayrılır.

Tarihi: (Kırgızistan'ı da içine alan Türkistan bölgesinin yani Orta Asya'nın Rus hâkimiyetine kadarki genel tarihi hakkında Özbekistan tarihine bkz.) İslâm Kırgızistan'da 16. yüzyılın sonlarından itibaren yayılmaya başladı. Ancak bütün Kırgızistan'ı etkisi altına alması ancak 18. yüzyılın başında olmuştur. Kırgızistan 1864'te Rus hâkimiyetine girdi. Sovyetler Birliği'nin kurulmasından sonra önce Türkistan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlandı ve 1924'e kadar böyle kaldı. 1924'te Kara Kırgız Özerk Oblastı (Vilayeti) adını aldı. 1925'te "Kara" kelimesi çıkarılarak "Kırgız Özerk Oblastı" adı verildi. 1 Şubat 1926'da Kırgız Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti sıfatıyla Rusya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlandı. 5 Aralık 1936'da da Rusya'dan ayırdedilerek Kırgız Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti statüsü verildi. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra da 31 Ağustos 1991'de bağımsız devlet oldu. Ekim 1991'de gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimlerini tek aday olan Asker Akayev kazandı. Akayev bu görevi hâlen sürdürmektedir.

Dış problemleri: Kırgızistan'ın en önemli dış sorunu diğer Orta Asya cumhuriyetlerinde olduğu gibi Rusya baskısı ve Rusya'nın BDT'nu bu ülke üzerindeki siyasi ve ekonomik çıkarlarını korumada bir aracı olarak kullanmaya çalışmasıdır. (Bu konuda ayrıca diğer Orta Asya cumhuriyetlerinin dış problemlerine bkz.)

İç problemleri: Etnik çeşitlilik ve özellikle Rusların önemli bir yekûn oluşturmaları diğer Türk cumhuriyetlerinde olduğu gibi Kırgızistan'da da potansiyel bir sorun oluşturmaktadır. Ancak sorun Kırgızistan'da Kazakistan'daki kadar tehdit edici bir boyutta değil. (Bu konuda ayrıca Kazakistan'ın iç sorunlarına bkz.)

İslami Hareket: Komünist baskı döneminde izlenen din aleyhtarlığı Kırgızistan'da da etkisini göstermiş. Dolayısıyla bağımsızlığına kavuştuğunda bu ülkede yaşayan Müslümanlar içinde dinlerini yeterince bilen ve yaşayanların sayısı oldukça azdı. Ancak bağımsızlık sonrası çalışmalar etkisini göstermeye başladı. Müslümanlardan dinlerini öğrenmeye ve yaşamaya çalışanların sayısı gittikçe artıyor. Türkiye'den ve diğer bazı İslâm ülkelerinden giden yardımlarla ülkede yeni camiler ve yetişen neslin İslâmi kimliğine önem veren bazı özel eğitim kurumları açıldı. Diğer Orta Asya cumhuriyetlerinde olduğu gibi Kırgızistan'da da İslâmi oluşumlar içinde birinci sırayı tasavvufi tarikatlar alıyor. Bu tarikatların başında da Nakşibendi tarikatı gelmektedir. Nakşibendilikten sonra ise Kadiriyye, Yeseviyye ve Kübreviyye tarikatları gelir. Ayrıca Kırgızistan'a özel Laçi ve Saçlı İşanlar (Çaçtu İşandar) tarikatları var. Kırgızistan'ın güneyinde yaşayan halk kuzeydekilere oranla daha çok dinlerine bağlıdır. Kuzeydeki Kırgızlar arasında bazı şamanizm (eski Türk dini) adetleri varlığını sürdürmektedir. Ülkede yaşayan Özbeklerin de Kırgızlara göre daha dindar olduğu dikkati çekiyor.

Ekonomi: Kırgızistan ekonomisi başta tarım ve hayvancılığa dayanır. Bu sektörlerden elde edilen gelirin gayri safi yurtiçi hasıladaki payı % 36'dır ve çalışan nüfusun % 33.5'i bu alanlarda iş görmektedir. Üretilen tarım ürünlerinin başında tahıl, pamuk, şeker pancarı, mısır, tütün, kenevir, yağlı tohumlar ve çeşitli meyve ve sebzeler gelir. 1992'de 1 milyon 420 bin ton tahıl, 330 bin ton yer bitkileri, 130 bin ton meyve, 400 bin ton sebze üretilmiştir. Arazisinin dağlık ve bozkır olması dolayısıyla bu ülkede hayvancılığa daha çok önem verilmektedir. 1992'de 1 milyon 200 bin baş sığır, 9 milyon 200 bin baş koyun, 300 bin baş da domuz bulunuyordu. Kırgızistan bazı yerel zenginliklere de sahiptir. Civa, antimon, kömür, petrol, doğal gaz, çinko, kükürt gibi madenler çıkarılmaktadır. Maden gelirlerinin gayri safi yurtiçi hasıladaki payı yaklaşık % 25'dir.

Para birimi: Som

Gayri safi milli hasılası: 13 milyar 500 milyon dolar. (2001)

Kişi başına düşen milli gelir: 2800 dolar (2001).

Dış ticaret: İhraç ettiği ürünlerinin başında gıda maddeleri ve tarımsal hammaddeler, canlı hayvan, deri, çeşitli maden cevherleri ve tekstil ürünleri gelir. İthal ettiği malların başında da ulaşım araçları ve yedek parçaları, makineler, kimyasal maddeler ve dayanıklı tüketim malları gelir. Dış ticareti genellikle Rusya başta olmak üzere BDT üyesi ülkelerledir. Genellikle ihracatı ithalatını karşılamaktadır.

Sanayi: Kırgızistan'da en çok gıda sanayisi gelişmiştir. Ülkede çok sayıda konserve fabrikası bulunmaktadır ve bu alanda eski Sovyet cumhuriyetleri arasında dördüncü sırayı alır. Bunun yanı sıra elektrik, elektronik, ipek dokumacılığı, halıcılık, antimuan, diot, demir dışı metal, transformatör ve elektrik motoru üretimi alanlarında sanayi kuruluşları bulunmaktadır. Sanayi gelirlerinin gayri safi yurtiçi hasıladaki payı yaklaşık % 20'dir. Çalışan nüfusun % 28'i sanayi sektöründe iş görmektedir. Buna maden tesislerinde ve kömür ocaklarında çalışanlar da dahildir.

Enerji: Kırgızistan'da 1991'de 14 milyar 903 milyon kw/saat elektrik üretilmiş ve tamamı yurtiçinde tüketilmiştir. Kişi başına yıllık elektrik tüketimi ortalama 3300 kw/saattir.

Ulaşım: Ülkenin tarifeli sefer yapılan tek havaalanı başkent Bişkek'teki uluslararası trafiğe açık havaalanıdır. 790 km.'lik demiryolu, 16.450 km'si asfaltlanmış olmak üzere 19.100 km.'lik karayolu ağına sahiptir. Arazinin dağlık olması ulaşımda çeşitli zorluklara vesile olmaktadır. Bu ülkede ortalama 26 kişiye bir motorlu ulaşım aracı düşmektedir.

Eğitim: Eğitim ücretsizdir ve ilköğretim mecburidir. İlköğretim 7 yıl sürmektedir. 1800 ilkokul, 1350 genel ortaöğretim kurumu, 50 mesleki ortaöğretim kurumu bulunmaktadır. Bağımsızlık sonrasında bazı özel okullar ve eğitim kurumları da açıldı. Kırgızistan'ın başta gelen yüksek öğretim kurumu Kırgızistan İlimler Akademisi'dir. Bu akademiye bağlı 17 araştırma enstitüsü bulunmaktadır. Ayrıca 11 yüksek okulu mevcuttur. Okuma yazma bilenlerin oranı % 50'dir.

Sağlık: Kırgızistan'da 335 kadar hastane, toplam olarak 17 bine yakın doktor ve diş doktoru, 48 bin ebe ve hemşire mevcuttur. Ortalama 267 kişiye bir doktor düşmektedir. (Buna diş doktorları da dahildir.)

----------------------
KIRGIZİSTAN

PROGRAM MERİDYEN - YAYIN TARİHİ 25.05.1998 - MEHMET ACET

Bişkek’te hükümet meydanı....

Meydandaki Lenin Heykeli'nin önünde toplanan küçük bir grup, 1 Mayıs Bayramı'nı kutluyor.

Ancak meydandaki kutlamalar, alışılmışın dışında bir görüntü veriyor.

10 yıl öncesine kadar burada yapılan 1 Mayıs kutlamalarına onbinlerce insan katılırdı.

Bugün ise meydanda sadece ikiyüz-üçyüz var.

Sovyetler Birliği Dönemi'ne ait görkemli şölenlerin esamesi bile okunmuyor.

Bu seferki kutlamaların şekli de değişmiş...

Eskiden burada toplananlara Sovyet rejimini öven sloganlar attırılırdı. Şimdi ise hiç bir ideolojik mesaj taşımayan sportif yarışlar düzenleniyor.

1Mayıs kutlamalarındaki tablo, Kırgızlar'ın günlük hayatına henüz yansımamış.

Sovyetler Birliği’nin aniden dağılmasının getirdiği şaşkınlık hala sürüyor.

Toplumsal yapıda değişim ve dinamizm değil, durağanlık hakim. İnsanların hayatı çalışma üzerine değil adeta dinlenme üzerine kurulmuş.

Sokaklarda çalışan insana rastlamanız çok zor.

Devlet, elektrik, telefon, su gibi temel ihtiyaçlardan ücret almıyor. Buna karşılık devlet dairelerinde çalışanlar çok düşük maaşlarla çalışıyorlar.

Yabancı yatırımın ülkeye giriş yapması ticari hayata hareketlilik getirmiş ancak bu hareketlilik fiyatların artmasına yol açmış. Bu da devlet maaşıyla yetinmek zorunda olanları zor duruma sokmuş.

Kırgızların geniş bir sözlü kültür birikimi var.

Sözlü kültür denince de akla Manas destanı geliyor. Manas, Kırgızların tarihini, geleneklerini, dini inanışlarını anlatan bir destan. Bir milyona yaklaşan dize sayısı ile dünyanın en uzun destanı sayılıyor.

Manas hakkında çeşitli rivayetler var. Bir rivayete göre Manas, İslam dinini yaymak için mücadele eden ve Çinliler'i Kırgız yurdundan kovan bir kahraman. Bir başka rivayete göre ise aslında Manas diye birisi yaşamadı. Bin yıllık zaman diliminden süzülen Kırgız kimliği böyle bir isimle simgeleşti.

Manas destanı, Kırgızlar'ın bugünkü bağımsızlık mücadelelerine de yön vermiş. Manas’ın hikmetli dizeleri, yeni şekillenen devlet anlayışına ilham kaynağı olmuş.

Ruslar, 70 yıllık baskı rejimlerinde Orta Asya Türkleri'ni hem birbirinden hem de Türkiye’den koparmak için ellerinden geleni yapmışlar.

Profesör Doktor Aziz Narınbayev, Kırgızistan Fenler Akademisi'nde felsefe ve sosyoloji dersleri veriyor.

Narınbayev, yarım asır boyunca Sovyetler Birliği’nin Kırgızistan’da ki uygulamalarını gözlemledi.

Narınbayev'egöre “Sovyetler birliği Türk Halkları'nı bölmek için büyük gayret sarfetti. Türkler'in geleneklerini kültür ve medeniyetlerini Moskova’ya yani Ruslar'a bağlamaya çalıştı.

Bu halkların Ruslar ve diğer Türk olmayan gruplarla aynı kimliği taşıdığı iddiasını teşvik etti. Böylece Rus medeniyetini öne çıkarmaya çalıştı.

Özellikle de Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'nin Türkiye Türkleri ile bağlantısını koparmaya çalıştılar. Sovyetler Birliği’nin Ortaasya Türkleri'ne yönelik temel politikası bu idi. Halbuki, tarih boyunca Türk Halkları'nın örf ve adetleri, tarihleri, dilleri ve dinleri bir idi.

Kırgızistan’da yapılan herşeyden Moskova’nın haberi olurdu. Yöneticiler Moskova’nın onayı olmadan hiçbirşey yapamıyorlardı. Kırgızistan’ın bağımsızlığı için mücadele veren yazarlar işten atılıyor, sürgüne gönderiliyordu. Komünistler, gelenek ve göreneklerimizi bile dini içeriklidir diyerek yasakladılar.Dini nikah yasaklandı. Sünnet yasaklandı. İbadetler yasaklandı. ”

Profesör Narınbayev, bugün aldığı cüzi miktarda maaşla geçinmeye çalışıyor. Aldığı ücret az olduğu için yurtdışına çıkamadığını söylüyor. Ancak artık öğrencilerine hiçbir baskıya maruz kalmadan ders verebiliyor.

“Bugün artık herkes istediğini söyleyebiliyor. Gazeteler yayınlanıyor, kişiler düşüncelerini açıkça ifade edebiliyor.

Bende artık Fenler Akademisi'nde düşündüklerimi korkmadan söyleyebiliyorum. Demokrasilerde her türlü düşünceye yer verilmesi gerekir. Düşüncelerin doğru veya yanlış olması da pratikte kendiliğinden ortaya çıkacaktır.

Sovyetler Birliği döneminde tek bir düşünce vardı.

Milletlerin gelişmesi demokrasi ile hür düşünce ile mümkündür. Bugün milletlerin kaybolan değerleri yeniden ortaya çıkıyor.

Sosyalist ideoloji aniden yok olunca bir boşluk doğdu. Bu boşluğu İslamiyet doldurmaktadır. İslam dini burada günden güne gelişiyor. Kur’an-ı Kerim bütün dillere tercüme edildi ve dini kitaplar ücretsiz olarak dağıtılmakta.”

Daha sonra, ilk Türk-İslam Medeniyeti'ne ait izleri görmek için Balasagun'a geçiyoruz.

Bu topraklar bin yıl önce İslam Dini'yle tanıştı. Türk gelenekleriyle İslam inancı, buralarda bütünleşti ve bu izdivaçtan büyük bir medeniyet doğdu.

Ortaçağ’da Avrupa, derin mezhep kavgaları içerisinde dünyanın sonunun gelip gelmediğini tartışırken bilimsel çalışmaları bu medeniyet sırtladı.

Alman araştırmacı Sigrid Hunke, Ortaçağ İslam Medeniyeti'nden bahsederken Müslümanların 700 yıl boyunca medeniyet ışığını taşıdıklarını ve Avrupalılara hocalık yaptığını anlatır.

Balasagun, 10 uncu ve 11 inci yüzyılda zirveye ulaşan ortaçağ İslam medeniyetinin önemli merkezlerinden biri idi.

Karahanlılar'a hem siyasi hem de ilmi alanda başkentlik yaptı. .

Bugünkü Tokmok kentinin 12 kilometre güneyinde bulunan şehirden geriye sadece bir kule kalmış.

Burana isimli kule, karahanlılar döneminde hem minare hem de gözetleme kulesi olarak kullanılmış.

Balasagun’da ortaya çıkan medeniyet, 12inci Yüzyıl'da zirveye ulaştıktan sonra çeşitli istilalarla gerilemeye başlar.

En son Moğollar'ın yağmalamasıyla halk kılıçtan geçirilir ve kent yerle bir edilir.

Balasagun’a son darbeyi ise 14'üncü asırda yaşanan deprem vurmuş. Bu son deprem, Karahanlı Medeniyeti'ne ait ne varsa alıp götürmüş.

26 metre boyundaki bu kule ise sağlam yapısı nedeniyle ayakta kalmayı başarmış.

Kulenin tepesine dar ve dik bir koridordan çıkılarak ulaşılıyor.

Balasagun kentinin bir başka önemli yönü daha var.

Türk dünyasının ilk yazılı eserlerinden Kutadgu Bilig’in yazarı Yusuf Has Hacib, bu kentte doğdu. Yusuf Has Hacib, ilk eğitimini burada aldıktan sonra Kaşgar kentine gider ve ünlü eserini burada kaleme alır.

Kaşgar’da yazdığı eseri dönemin Karahanlı hükümdarına sununca hükümdar tarafından Has Hacib ünvanına layık görülür.

Tam bir bilgi hazinesi olan Kutadgu Bilig’da Yusuf Has Hacib, bilgeliği, doğruluğu, yararlı olmayı savunmuş, kötümserliğe karşı çıkmış.

Kulenin hemen yanında Balasagun kentinden kalan tarihi eserlerin sergilendiği bir müze duruyor.

Müzede Yusuf Has Hacib’in bir portresi ve Kutadgu Bilig’in orjinali ile çeşitli dillere çevirileri yer alıyor.

Ayrıca, bin yıl önce kullanılan lambalar, küpler, vazolar, çeşitli kaplar ve taş heykeller sergileniyor. Müzeyi gezince kendinizi bin yıl öncesinin ikliminde buluyorsunuz.

Orta Asya Türkleri ile Türkiye Türkleri birçok yönden aynı karaktere sahipler.

Arada 5 bin kilometrelik bir mesafe var ancak hem Kazaklar'ın hemde Kırgızlar'ın günlük yaşantısında ve geleneklerinde Anadolu’dan renkler bulabilirsiniz.

Bu benzerlik davranış biçimlerinde de kendini gösteriyor.

Orta Asya yollarında anlıyorsunuz ki, ne dünyanın en katı sistemleri ne de binlerce kilometrelik mesafeler Türklerin ortak özelliklerini değiştiremiyor.

Kırgızistan Linkleri
---------------------------------------
Kırgızistan-Tarihi
Kırgızistan-Resmi site
Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi

Kırgızistan-Zaman Gazetesi
Kırgızistan-Resimleri

www.vahdet.com.tr ve çeşitli sitelerden alınarak hazırlanmıştır.