İslam Coğrafyası                                                                          M. Ahmet VAROL

Eritre

Giriş

Eritre İslam coğrafyasının bağımsızlığını yakın bir zamanda elde etmiş bir ülkesidir. Bir zamanlar Eritre'de verilen bağımsızlık mücadelesi Türkiye dahil bütün İslam alemindeki İslami oluşumların gündemindeydi. Çünkü burada komünist Etyopya sultasına karşı Eritre'deki Müslüman halkın bağımsızlık ve hürriyetlerine kavuşmaları için mücadele veriliyordu ve bu mücadele İslami bir duyarlılıkla başlatılmıştı. Ancak ne yazık ki İslam coğrafyasının daha başka bölgelerinde oynanan oyun burada da oynandı ve zaman içinde bağımsızlık mücadelesinin yönü değiştirildi.

Komünist bloğun çökmesiyle birlikte Etyopya'daki diktatörlük rejiminin çökmesinden sonra Eritre bağımsızlığına kavuştu. Ancak ortaya çıkan devlet yıllarca bağımsızlık mücadelesi veren Müslüman halkın haklarını savunan bir devlet değil Doğu Avrupa'nın hatta Kızıl Deniz'e kıyısı olan ülkelerin birçoğunu rencide eden bir çıban başıydı. Bu çıban başını çağdaş sömürgeci güçler, bölgede uzaktan kumandalı bir kukla yönetim oluşturmak ve onun vasıtasıyla kendilerine kafa tutanları hırpalamak için ortaya çıkarmışlardı. Bu yüzdendir ki Eritre'de ortaya çıkan yönetim Körfez savaşında Amerika'nın yanında yer almayarak Irak'a destek veren Yemen'in cezalandırılmasında kullanıldı. Bu cezalandırma işleminde Eritre, Yemen'in Kızıl Deniz'deki üç adasını işgal etti. Yine Amerika'nın dümen suyuna girmeyen Sudan'ın cezalandırılmasında da Eritre'den yararlanıldı. Oysa Sudan, Eritre'den kaçan bir milyon mülteciyi barındırmış, Eritre'deki bağımsızlık mücadelesine de en büyük lojistik desteği vermişti. Eritre, bir ara iyi geçindiği yeni Etyopya yönetimiyle de geçtiğimiz aylarda arayı açtı ve savaşa girdi.

Ancak bu günlerde Eritre'nin artık tutumunu değiştirme ihtiyacı duyduğunu görüyoruz. Geçen ay, Sudan'la en üst düzeyde diplomatik ilişkileri başlattığını açıkladı. Bu gelişme aynı zamanda Eritre'nin Güney Sudan'daki ayrılıkçı Sudan Halk Kurtuluş Cephesi (SPLA)'ne de desteğini çekmesi anlamına geliyordu.

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki Eritre'nin özellikle yakın tarihi İslami duyarlılık taşıyanların ibret almaları gereken önemli gelişmelerle doludur. Eritre aynı zamanda tarihte adaletiyle ün salmış olan ve Mekke'deki müşriklerin zulmünden kaçan ilk muhacirlerin sığındığı ülkenin kralı Necaşi'nin yönetiminde kalmış topraklardandır. Bu açıdan İslam davetinin yayılması sürecinde özel bir yeri vardır. Biz de bu ayki "İslam Coğrafyası" bölümümüzde bu ülkeyi tanıtıyoruz

Eritre Hakkında Genel Bilgiler

Resmi adı: Eritre Cumhuriyeti

Başkenti: Asmara (Nüfusu: 400 bin)

Diğer önemli şehirleri: Keren, Akordat, Mitsiva, Assab, Nakta.

Yüzölçümü: 117.400 km2

Nüfusu: 4.000.000 (1999 tahmini). Nüfusun % 15'i şehirlerde yaşamaktadır. Ortalama ömür 47 yıldır. Nüfusun % 46'sını 14 yaşın altındakiler oluşturmaktadır.

Nüfus artış hızı: % 3.1

Etnik yapı: Eritre'de en büyük etnik kitle nüfusun yaklaşık % 48'ini oluşturan Tigrinyalılardır. Tigrinyalıların büyük çoğunluğu hıristiyandır. Tigrinya dili denen bir dili konuşurlar. Yerleşik hayata geçmiş olan Tigrinyalılar genellikle hayvancılıkla ve hurda vs. ticaretiyle uğraşırlar. İkinci büyük etnik grup ise nüfusun % 31'ini oluşturan Tigrelerdir. Tigrelerin tamamı Müslümandır. Konuştukları Tigre dili Tigrinya diline yakındır. Göçebe hayatı sürmekte ve genellikle hayvancılıkla uğraşmaktadırlar. Üçüncü büyük etnik grup ise nüfusun % 4.3'ünü oluşturan Afarlardır. Afarlar kendilerinin Arap kökenli olduklarına inanmaktadırlar. Kıyılarda yaşayan Afarlar çoğunlukla balıkçılıkla, iç kesimlerde yaşayanlarsa genelde göçebe hayvancılıkla geçinirler. Kendilerine özel bir dilleri vardır. Afarların hepsi Müslümandır. Ancak bugünkü yaşantılarında İslâm öncesi dinlerinin izleri kısmen görülmektedir. Onlardan sonra % 3.8 orana sahip olan Becalar gelir. Çoğunluğu Sudan sınırları içinde yaşayan Becalar, Kuşi dilleri grubuna giren bir dil konuşurlar. Becaların da tamamı Müslümandır. Diğer etnik unsurların başta gelenleri ise Kunamalar, Agaular, Saholar, Naralar ve Amharalardır. Bunların arasında da Müslümanlar çoğunluktadır.

Dil: Resmi dil Arapça ve Tigrinya dilidir. Halk arasında ayrıca yukarıda zikredilen etnik unsurların dilleri de konuşulmaktadır.

Din: Resmi istatistik verilere göre nüfusun % 50'si Müslümandır. Müslümanların tamamı sünnidir. Geriye kalan nüfus ise hıristiyan ve çoğunluğu ortodokstur.

Coğrafi durumu: Bir Doğu Afrika ülkesi olan Eritre, doğudan Kızıldeniz, güneyden Cibuti, güneybatıdan Etyopya, kuzeyden ve kuzeybatıdan ise Sudan'la çevrilidir. Başta Baraka olmak üzere sıcak dönemlerde kuruyan birkaç akarsuyu bulunmaktadır. Topraklarının yaklaşık % 11'i tarım alanı, % 30'u otlak, % 4'ü ormanlıktır. Kızıldeniz kıyısında tarıma elverişli araziler bulunmaktadır. Batı bölgeler nispeten dağlıktır. Eritre'de Etyopya'ya nispetle daha ılımlı ve daha yağışlı bir iklim hâkimdir.

Yönetim şekli: Eritre'deki mevcut yönetimde Eritre Halk Kurtuluş Cephesi söz sahibidir. Bunda Etyopya'daki komünist rejimin zayıflamasından sonra Batılı ülkelerin ve İsrail'in bu örgütü fiilen desteklemelerinin ve silahlandırmalarının etkisi olmuştur. Bu cephenin liderliğini yapmış olan Asyas Afewerki bağımsızlık sonrasında geçici Devlet konseyi başkanlığına getirildi. Anayasanın ve sistemin belirlenmesinden sonra da cumhurbaşkanlığına seçildi ve halen bu görevi sürdürmektedir. Görünüşte çok partili bir sistemden söz edilse de uygulamada tek parti hakimiyeti söz konusudur. Eritre, BM ve Afrika Birliği Örgütü üyeliğine kabul edilmiştir.

İdari bölünüş: 10 idari bölgeden meydana gelmektedir.

Tarihi: Eritre'de İslâm'ın tarihi Resulullah (a.s.) dönemine kadar uzanır. Mekke müşriklerinin zulmünden kaçan bazı Müslümanların Habeşistan'a sığınmaları sonucunda Habeşistan krallığının yönetimi altında bölgelerde yaşayan halk İslâm'la tanıştı ve özellikle Eritre bölgesinde birçok insan Müslüman oldu. (Bu hicretten en çok etkilenen bir halk da Somali halkıdır. Allah izin verirse Somali'yi tanıtırken bu ilk hicretin Somali'deki tesirlerinden daha ayrıntılı olarak söz edeceğiz.)

Emeviler döneminde İslâm hilafetine bağlanan, sonra Abbasi hilafetine tabi olan Eritre, 1557 - 1885 yılları arasında da Osmanlı devletine tabi olmuştur. 1885'te İtalyanlar tarafından işgal edildi. İtalyanlar II. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkınca Eritre İngiliz sömürgecilerin eline geçti. Eritre halkı 1946'da, sömürgecilerin vatanlarını terk etmeleri için BM nezdinde ve daha başka kanallardan mücadele vermeye başladı. Bu mücadelede öncülüğü Şeyh İbrahim Sultan Ali'nin liderliğindeki İslâmi Birlik (Râbıta) Partisi yürütüyordu. Ancak bazı sömürgeci güçlerin kışkırttığı hıristiyan Eritreliler Habeşistan (Etyopya) ile birleşmek istediklerini bildirdiler. O zaman Eritre halkının % 70'ini oluşturan Müslümanların bağımsızlık istemelerine rağmen BM teşkilatı hıristiyan Eritrelilerin isteklerini dikkate alarak Eritre'nin Habeşistan'la birleşmesini öngören 390 sayılı bir karar çıkarttı. Ancak Eritre'nin bağımsızlık mücadelesini organize etmek üzere oluşturulan ve liderliğini Hamid İdris Avati'nin yaptığı Eritre Kurtuluş Cephesi, BM'in kararını tanımayarak 1961'de fiili mücadele başlattı. Öte yandan Habeşistan krallığı 1962'de BM'in söz konusu kararına dayanarak Eritre topraklarını kendi topraklarına kattığını açıkladı. Habeşistan krallığının bu haksız kararına rağmen lideri de savaşçıları da Müslümanlardan oluşan Eritre Kurtuluş Cephesi silahlı mücadeleye devam etti. Hıristiyan Eritreliler ise bağımsızlık mücadelesine karşı Etyopya ordusuna yardımcı oluyorlardı. Eritreli hıristiyanlar 1975'ten sonra metot değiştirerek Eritre Kurtuluş Cephesi'nin içine sızmaya başladılar. ABD ve İsrail tarafından özel olarak yetiştirilen ve kendilerine komando denen hıristiyanların asıl gayelerinin ortaya çıkması üzerine Eritre Kurtuluş Cephesi bunları tasfiye etmeye başladı. Bu kez onlar da Eritre Halk Kurtuluş Cephesi adında ayrı bir örgüt kurdular. Bu örgüt daha çok Eritre Kurtuluş Cephesi'ne karşı savaşmaya ve onun ele geçirdiği bölgeleri ellerinden almak için çarpışmaya başladı. ABD ve İsrail başta olmak üzere çeşitli sömürgeci ülkeler de örgütü silah ve para yönünden desteklediler. Bu ülkeler "insani yardım" diye Eritre Halk Kurtuluş Cephesi'ne silah yardımı yaptılar. Küba başta olmak üzere bazı komünist ülkeler de Eritre'ye asker göndererek adı geçen örgütün gerillalarının yanında çarpıştırdılar. Eritre Halk Kurtuluş Cephesi militanları ele geçirdikleri bölgelerdeki Müslümanlara ağır zulümler yapıyor, mal varlıklarına el koyuyor, hatta kadınlara tasallut ediyorlardı. Bununla da kalmayıp ele geçirdikleri bölgelerde İslâm ilkelerine göre yaşanmasını yasaklıyorlardı. Öte yandan 1974'te Habeşistan'daki krallık rejimini devirerek yerine komünist bir rejimi hâkim kılan ve ülkenin adını Sosyalist Etyopya olarak değiştiren yöneticilerle zaman zaman gizli görüşmeler yaptıkları oluyordu.

Etyopya'daki komünist rejimin zayıflamaya başlaması üzerine sömürgeci güçlerin ve özellikle İsrail'in Eritre Halk Kurtuluş Cephesi'ne yardım ve destekleri arttı. 1991 başlarında Etyopya'daki komünist rejimin çökmesi ve Etyopya Devrimci Demokratik Halk Cephesi'nin yönetimi ele geçirmesi üzerine, aynı yılın Mayıs ayında Eritre Halk Kurtuluş Cephesi gerillaları Eritre topraklarının başkenti Asmara'yı ele geçirerek bu bölge üzerindeki Etyopya hâkimiyetine son verdiler. Bu olaydan sonra geçici bir Eritre hükümeti oluşturuldu. Daha sonra 23 - 25 Nisan 1993 tarihlerinde gerçekleştirilen halkoylamasında, seçmen kütüklerine kayıtlı 1 milyon 18 bin kişinin % 98'inin oy kullanması ve bunların da % 99.8'inin bağımsızlık yönünde oy vermesi üzerine 24 Mayıs 1993'te Eritre'nin bağımsızlığı ilan edildi. Bağımsızlık sonrasında üyelerini genellikle Eritre Halk Kurtuluş Cephesi mensuplarının oluşturduğu 4 yıllık bir geçiş dönemi hükümeti oluşturuldu. Bağımsızlık mücadelesinde etkili bir rol oynayan Eritre İslâmi Cihad Hareketi ise yönetimin dışında kaldı. Bu durum üzerine Eritre İslâmi Cihad Hareketi kurulan geçiş dönemi hükümetine karşı tavır alarak Eritre'nin İslâmi kimliğinin korunması için mücadeleyi sürdürmeye karar verdi.

Dış problemleri: Eritre yönetiminin saldırgan tutumu sebebiyle bu ülkenin birçok komşu ülkeyle arası açılmıştır. Bunların başında ise Yemen, Etyopya ve Sudan gelmektedir. Ancak Sudan'la diplomatik ilişkileri başlattığından bu ülkeyle ilişkileri iyileşme sürecine girmiş bulunuyor. Diğer iki ülkeyle arasındaki problem ise tümüyle çözüme kavuşturulmuş değildir. Yemen'le arasındaki problemin sebebi Kızıl Deniz'de bulunan ve Yemen'e ait üç adanın işgal edilmesidir. Etyopya'yla anlaşmazlığın sebebi ise sınır konusundaki ihtilaftır. Ayrıca Eritre yönetiminin İsrail'le sıkı münasebet içinde olması Ortadoğu ülkelerini rahatsız etmektedir.

İç problemleri: Eritre her ne kadar Etyopya'dan bağımsız olduysa da bağımsızlık sonrasında yönetimin Eritre Halk Kurtuluş Cephesi'nin tekeline geçmesi ve bağımsızlık mücadelesinde etkin rol oynayan Eritre İslâmi Cihad Hareketi'nin saf dışı edilmesi bir iç mücadeleye yol açmıştır. Eritre İslâmi Cihad Hareketi, sosyalist ve Batıcı anlayışa sahip, İsrail'le yakın ilişkileri olan Eritre Halk Kurtuluş Cephesi'nin ülke yönetimini tekeline alması, çok sesliliğe fırsat vermemesi, geçiş sürecini bahane ederek değişik siyasi eğilimlerin kendilerini temsil edecek siyasi partiler kurmalarına imkân tanımaması karşısında silahlı mücadeleyi sürdürme kararı almıştı. Eritre nüfusunun yarıdan çoğunu oluşturan Müslüman kitle de Eritre Halk Kurtuluş Cephesi'nin devlet yönetimini tekeline almasından rahatsızdır.

İslami Hareket: Eritre'deki bağımsızlık mücadelesi İslâmi anlayış sahibi kişilerin öncülüğünde başlatılmıştır. Ancak zaman içerisinde dış güçlerin oyunları ve müdahaleleri sonucunda İslâm'dan uzak kişiler bağımsızlık mücadelesinde etkin rol oynayan örgütlere sızmışlardır. Başlangıçta İslâmi bir çizgide olan Eritre Kurtuluş Cephesi'nin liderliğini sol görüşlü Abdullah İdris Muhammed'in ele geçirmesi üzerine örgütün çizgisi değişti. Bunun üzerine İslâmi anlayış sahipleri bu örgütten ayrılarak başka örgütler oluşturma gereği duydular. Bugün Eritre'deki İslâmi mücadelenin başını 2 Aralık 1988'de kurulan Eritre İslâmi Cihad Hareketi çekmektedir. Bu hareket daha önce Eritre Kurtuluş Cephesi'nden ayrılarak değişik gruplar oluşturan İslâmi anlayış sahiplerini bir araya getirmiştir. İslâmi Cihad Hareketi kuruluşundan sonra hem Eritre Halk Kurtuluş Cephesi'nin militanlarıyla hem de Etyopya askerleriyle mücadele etmek zorunda kaldı. Ancak Eritre Halk Kurtuluş Cephesi'nin sömürgeci güçlerce desteklenmesi ve Etyopya'daki komünist rejimin yıkılmasından sonra yönetimi ele alanların bu örgütle işbirliği yapmaları İslâmi Cihad Hareketi'nin saf dışı edilmesine imkân sağlamıştır.

Ekonomi: Eritre ekonomisi birinci derecede tarım ve hayvancılığa dayanır. Nüfusun % 85'i kırsal alanda yaşamakta, bunların çoğu hayvancılıkla uğraşmaktadır. Kırsal alanda yaşayanların üçte ikisi yerleşik veya yarı yerleşik hayat, kalanı göçebe hayatı sürdürmektedir. Gayri safi milli hasılası,550 milyon dolar olarak tahmin edilmektedir. Kişi başına düşen milli gelir, 150 dolar civarındadır. Bağımsızlık öncesinde Etyopya yönetimi Eritre'deki bağımsızlık mücadelesi dolayısıyla bu bölgeyi özellikle ihmal etmişti. Dolayısıyla Eritre'nin sanayisi çok geri durumdadır.

Vahdet