MESULİYETLER MAKAMLARA GÖREDİR


"Halktan her biri kendinden
mesuldur. Ama idareci böyle de-
ğil. O, idare ettiği insanların hep-
sinden mesuldur. Makamının yük-
sekliği nisbetinde mesuliyete ma-
ruzdur."


  Sıcak bir yaz günü Safa ile Merve (tepeleri) 
arasını doldurmuş olan Hacılar sây ediyor, 
ibadetlerinin kabulü için her biri Cenâb-ı 
Hakk'a yalvarıp gözyaşı döküyorlardı.

     Bunların içinde günün Halifesi Harun Reşid de
vardı. O da diğerleri gibi Safa ve Merve arasında ko-
şuyor, Hac ibadetinin icabını yerine getiriyordu. Ha-
life-i Müslimin Safa tepesindeki yüksekliğe çıktığı
sırada: " - Ey Emirel-Mü'minîn, (inananların başkanı)
biraz beni dinler misiniz? diye bir ses işitti. 
Dönüp baktığı zaman bu sesin, ilk Müceddid Ömer bin 
Abdülaziz'in torunu büyük âlim Abdullah'a ait 
olduğunu anladı.

     Kalabalık içinden güç belâ sıyrılarak gelen Ab-
dullah ile Halife-i Müslimin Harun Reşid arasında
şöyle bir konuşma cereyan etti:
O gün tamamen boş olan Safa ile Merve arasın-
da mahşeri Hacı topluluğunu gösteren Abdullah:

" - Ya Emirel Mü'minîn, şuraya bak! Burada ne
kadar insan olduğunu tahmin ediyor musunuz?
dedi. Harun Reşid:
- Sayısını ancak Allah'ın bileceği kadar çok in-
san var. diye cevap verdi.
Abdullah:
«- O halde dinle ya Emirel-Mü'minin diyerek
şöyle konuştu:
"- Bu ağlayıp, gözyaşı dökenlerin hepsi sadece
kendi nefislerinin hesabını vermekten korkuyorlar.
Halbuki sen bir Mü'min olarak hem kendi nefsinin,
hem de bir Halife-i Müslimîn olarak işte bunların hep-
sinin hesabını vereceksin, bunu hiç düşündün mü? "
Harun Reşid bu ihlâslı ikaz karşısında bir müd-
det düşünceye dalmış, sonra da:
"- Ey amca oğlu söyle!" diyerek ihlâslı âlim Ab-
dullah'ın konuşmasını rica etmiş, Abdullah da sözleri-
ne şöyle devam etmişti.
"- Vallahi yâ Emirel-Mü'minîn! İnsan kendini
ihmal eder, şahsi malını israfa sürüklerse ilâhî azaba
müstehak olur, ya bir de Müslümanları ihmal eder,
onların malını israfa sürüklerse ne olur? "
Artık Halife-i Müslimin, gözyaşlarını tutamamış,
ağlıyor, ağlıyordu...




Ahmed ŞAHİN
Tarihin Şeref Levhaları'ndan
m
iço