600 AĞAÇLI HURMA BAHÇESİNİ BAĞIŞLADI.


"Ebu Talha'nın elinden top-
la tüfekle alınması mümkün ol-
mayan 600 ağaçlı hurma bahçe-
sini, kendi rızası ile fakir fuka-
raya verdiren duygu, iman şuu-
rundan başka ne olabilirdi?"


  MESCİD-İ Saadet'te Ashab-ı Kiram toplanmışlar,
derin bir vecd ve huşu içinde Allah'ın Resûlünü dinle-
mekteydiler.
Hazret-i Fahr-i Kâinat Efendimiz ise, Al-i İmrân
sûresinden şu mealdeki Âyet-i Kerimeyi okuyordu:
" Muhtaçlara, fakirlere yardım ederken malınızın
kötüsünü değil de, iyisini vermedikçe imân-ı kâmile
(olgun iman) kavuşamazsınız. İmânda en yüksek mertebeye çık-
mak istiyorsanız, yoksullara malınızın en hoşunuza
gidenini bağaşlayınız."

Âyet-i Kerîmeyi büyük bir dikkat ve hassasiyetle
dinleyenlerin içinde Ebu Talha da bulunuyordu. Ebu
Talha'nın Mescid-i Saadet'e yakın bir yerde, içinde
600 hurma ağacı bulunan pek kıymetli bir hurma bah-
çesi vardı. Sık sık dâvet ettiği Resûlullah'a burada ik-
ramda bulunurdu..

Bu zat derin bir vecd ve huşuu içinde Âyet-i Keri-
meyi dinledikten soma ayağa kalkarak şu açıklamayı
yaptı.
«- Yâ Resûlellah, benim servetim içinde en kıy-
metli ve bana en sevgili olan, işte şu şehrin içindeki
sizin de bildiğiniz bahçemdir. Bu andan itibaren Allah
rızası için onu Allah'ın Resûlüne bırakıyorum. İstedi-
ğiniz gibi tasarruf eder, dilediğiniz fakire verebilirsi-
niz.

Bu sözleri söyledikten soma Ebu Talha, sevinçli
ve neş'eli bir hal ile kararını tatbik için Mescid-i Şe-
rifden çıkarak bahçeye gitti.

Bir hurma ağacının gölgesinde oturan hanımı ile
duvarın dışında bekleyen Ebu Talha arasında şu ib-
retli konuşma oldu:
Hanımı:
"- Yâ Eba Talha, duvarın dışında ne bekliyor-
sun? İçeri girsen ya! "
Ebu Talha:
"- Ben içeri giremem, sen eşyanı toplayıp da dı-
şarı çıksan ya! "
Hanımı:
"- Neden yâ Eba Talha, bu bahçe bizim değil mi? "
Ebu Talha:
"- Hayır, artık bu bahçe Medine fukarasınındır.
diyerek Âyet-i Kerîmeyi ve verdiği kararını anlattı.
Hanımının " İkimiz namına mı, yoksa şahsın için
mi bağışladın? " diye bir sualine " -ikimiz namına " diye
cevap veren Ebu Talha, bu sefer hanımından şu söz-
leri işitti:
" - Allah senden razı olsun Eba Talha. Etrafımız-
daki fakirleri gördükçe aynı şeyi düşünürdüm de sa-
na söylemeye bir türlü cesaret edemezdim; Allah hay-
rımızı kabul buyursun, işte ben de geliyorum! "

Aziz okuyucu, müsaade buyurursanız burada bir
sual sormak istiyorum:
- Ebu Talha'nın elinden topla tüfekle alınma-
sı mümkün olmayan bu 600 ağaçlı hurma bahçesini,
kendi rızası ile fukaraya verdiren nedir? 

- O'nu böyle içtimai (sosyal) fedakârlığa sev-
keden bu tesir edici sebebin memleket sathında bü-
tün insanlarda kökleşip kuvvetlenmesi halinde nasıl
bir netice doğar?

- Değil âhiretimiz, dünyamızın dahi intizama
girmesi için bu müessire şiddetle muhtaç değil miyiz?

Sorular uzayabilir ama isterseniz son sorumuz şu
olsun:
- Ebu Talha'ya bu fedakârlığı yaptıran müeyyi-
denin aleyhinde bulunmak, bu duygu ve îmân kuv-
vetinin bütün insanlarda yerleşmesine mani olmayı
düşünmek, fukaraya yapılan yardımın aleyhinde bu-
lunmak kadar gayr-ı insani ve ahmakça bir düşünce
mahsulü olmaz mı? 
"




Ahmed ŞAHİN
Tarihin Şeref Levhaları'ndan
m
iço