Filistin Hamas Örgütü'nün Manevi Lideri Şeyh Ahmed Yasin ile...

“İsrail’le Savaş Olsun Diye Savaşmıyoruz..”

55.jpg (7652 bytes)Filistin’de işgalci İsrail’e karşı en etkin direnişi gösteren örgütlerden biri olan Hamas’ın mânevi lideri Şeyh Ahmed Yasin geçen ay bir dizi görüşmelerde bulunmak üzere Ortadoğu ülkelerini ziyaret etti. Tahran’da bulunduğu sırada el-Alem dergisinin sorularını cevaplayan Hamas’ın mânevi lideri Şeyh Ahmed Yasin, İsrail, Batı ülkeleri ve Filistin sorununa çözüm getirmeyi hedefleyen barış görüşmeleri hususunda oldukça çarpıcı açıklamalarda bulundu. Bu mülâkatın geniş bir özetini veriyoruz. İlginizi çekeceği ümidiyle...
- ABD ve Batılı ülkelerin öncülüğünde yürütülen görüşmelerin Filistin sorununa bir çözüm getirebileceğine inanıyor musunuz?
Ahmed Yasin – Bu, Filistin sorununa çözüm getirmeyi hedeflediği ileri sürülen görüşmelerin ilki değil. Bundan önce de defalarca yapılan ve hepsi de başarısızlıkla sonuçlanan görüşmeler zincirinin bir diğer halkası. Ben bu görüşmelerden de bir sonuç çıkmayacağı kanaatindeyim. Çünkü ABD temiz bir barışı arzulamıyor, sürekli İsrail’in lehine çalışıyor. Görüşmelere ev sahipliği yapan İngiltere ise Filistin halkının bugün içinde bulunduğu sıkıntının bir numaralı müsebbibidir. Onlar yerleştirmişlerdi İsrail’i topraklarımıza. İsrail’i kuranlardan ve onu her ortamda koruyanlardan neler bekleyebiliriz ki? Ben onlardan hiçbir şey beklemiyorum.
- Şayet İsrail işgal altındaki Batı Şeria’nın %13’ünden çekilmeyi kabul eder ve görüşmeler sonunda başarıya ulaşılıp olumlu bir netice elde edilirse Hamas’ın tutumu ne olacak?
Yasin – Efendim hangi başarıdan bahsediyorsunuz? Evet ben de başarıya ulaşılmasını istiyorum. Ama nedir bu başarı? Topraklarımız İsrail’in işgali altında. Filistin halkı hâlâ bir şehirden diğerine gitmek için İsrail’den izin almak zorunda. Filistinli Mısır’a, Ürdün’e gitmek için İsrail’den izin olmak zorunda. Hatta balık avlamak için bile İsrail’den izin almak zorunda. Neresi başarıdır bunun? Her gün evlerimiz yıkılıyor. Her gün çocuklarımız, gençlerimiz, yaşlılarımız acımasızca öldürülüyor. Nasıl başarı ve ilerleme bu? İsrail’in işgal edilmiş toprakların %5’inden, %10’nundan veya %15’inden çekilmesi başarı olarak mı nitelendiriliyor? Tüm Filistin İsrail’in eline geçmiştir. Batı Şeria’nın %60’ında kalmaya niyetliler, Kudüs’ün ilelebet başkentleri olacağını açıktan açığa ilan ediyorlar. Başarı mıdır bu? Bize ne kalıyor? Barış görüşmeleri diye nitelendirdikleri şey Filistin halkını tahkir etmekten hatta İslâm âlemi ve tüm dünya ile dalga geçmekten başka bir şey değildir. Ortada olan barış değil, teslim olmaktır...
- Efendim bildiğiniz gibi Yaser Arafat İsrail’in işgal altındaki topraklardan %13 oranında çekilmesine razı oldu. Oysa, Oslo görüşmelerinde İsrail %40 oranında çekilmeyi kabul etmişti. Siz bu tavrı, özerk yönetimin Netanyahu’yu katı tutumundan döndürebilmek için uyguladığı maksatlı bir yumuşama olarak mı, yoksa Filistin lideri Arafat’ın, ılımlı lider imajını teyit etmek için uyguladığı kendine has politikası olarak mı görüyorsunuz? Malumunuz batı dünyası Yaser Arafat’ı mutedil liderler sınıfına sizleri de aşırı radikaller sınıfına sokmaktalar.

Yasin – Önce şunu sormak gerek. İsrail şimdiye kadar Birleşmiş Milletler’in hangi kararını uygulamıştır? Dünya devletleriyle imzaladığı hangi anlaşmaya tam sâdık kalmıştır? Havaalanı, liman sözü vermişlerdi yerine getirdiler mi? Batı Şeria’nın %40’ından çekileceklerdi, çekildiler mi? Binlerce Filistinli esiri serbest bırakacaklardı, bıraktılar mı? Filistin yönetiminin lideri Yaser Arafat İsrail karşısında tüm gücünü kaybetmiştir. İsrail’den istediğini kopartabilmek için elinde hiçbir silâhı kalmamıştır. Bütün kartları kaybetmiştir. Şayet İsrail’in %10 oranında çekileceği söylenirse ne yapabilir? Kabul etmekten başka seçeneği yoktur. Arafat her şeye razı oluyor. Şayet Arafat %13’lük çekilmeyi kabul etse yarın İsrail “Hayır %7 oranında çekileceğiz” diye diretecektir. Ona da razı olsa bu sefer “%5 oranında çekileceğiz” diyeceklerdir. İsrail’in Arap dünyasına karşı sürekli uygulayageldiği tavrıdır bu. Bu yüzden bizim Yaser Arafat’a ve özerk yönetime tavsiyemiz bir an önce hesaplarını yeniden gözden geçirmeleri ve tavizler silsilesine derhal son vermeleridir. Çünkü İsrail’in yerleşim birimleriyle kuşatılmış bir yerde, Kudüs’süz, göçmenlerimizin ve yurt dışında bulunan Filistinliler vatanlarına dönmeden ve tam bir hürriyet ortamı kurulmadan devletimizi kurmamız mümkün değildir.
İsrail, topraklarımız üzerine dilediği gibi vatandaşları için yerleşim yerleri yapıyor, şehirlerimizi, köylerimizi dilediği gibi parselliyor. Düşünebiliyor musunuz ayaklarımızın altındaki su bizim değil. O bile Yahudilere ait. Onların kullanımında. Kuyu açmak veya o sudan kullanma hakkına sahip değiliz.
Radikallik mevzuuna gelince. Daha önce de söylediğimi yine tekrar etmek istiyorum. Şayet, işgal gücüne karşı direnmek radikallik oluyorsa, tüm dünya şahit olsun ki en radikal kişi benim. Ülkesi, kendi mülkü ve hakkını almak için mücadele eden radikal oluyorsa en radikal kişiyim. Şayet Kudüs’ü isteyen radikal oluyorsa ben en radikal kişiyim. Benim bütün söyleyeceğim bu, hiçbir şeyden korkumuz yok. Radikal, başkalarının topraklarını gasp edendir. Radikal, kadın, çocuk, yaşlı demeden insanları öldürenlerdir, onları evlerinden yurtlarından sürgüne yollayanlardır. 4 milyon Filistinli vatanlarının dışında, 3.5 milyonu da işgal altında yaşıyor. İşte radikallik budur...
-Bazı batılı medya organlarında çıkan haberlere göre ABD yönetimi ile bir diyalog kurma çalışması içersinde bulunuyormuşunuz. Nedir efendim bu haberin doğruluk derecesi?

Yasin – Efendim, bizler Filistin sorununu ve işgalci İsrail’in zulmü altında inleyen mazlum halkımızın mağduriyetini anlatabilmek için tüm dünya ülkelerine elimizi uzatıyoruz. Bizler terörist değiliz, herkes ile görüşmeye açığız. Herkes bilsin ki bizler sırf savaşmak için savaşmıyoruz. Bizler Yahudilerle onlar Yahudi diye savaşmıyoruz. Biz onlarla topraklarımızı gasp ettikleri ve halkımızı vatanından sürdüğü için savaşıyoruz. Bizler hakkımızdan ve topraklarımızın en ufak zerresinden dahi taviz vermeden dâvâmızı anlatmak için İsrail hariç her devlet ve her çevreyle diyalog kurmaya varız.
- Son olarak sizce ABD’nin İsrail’i bu denli kollamasının sebebi ne olabilir?
Yasin – Öncelikle şunu bilmek gerek. Bugün Amerika İsrail’in siyasetine hizmet eden bir konuma gelmiştir. Belki niçin diye sorulabilir? Ben de bugün Amerika yönetimini elinde bulunduran kişilere bir bakalım derim. Başkan Yardımcısı Al Gore Yahudi. ABD Savunma Bakanı Kohen Yahudi. ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albirght Yahudi. ABD’nin Ortadoğu sorumlusu Dennis Ross Yahudi. ABD Kongresi’nin büyük bir bölümü Yahudilerden müteşekkil. O halde ne bekleyebiliriz bu Yahudilerden? ABD siyaseti şu anda İsrail’e mahkûm durumdadır.
Yahudiler ABD’yi İsrail’e boyun eğmek zorunda bırakıyorlar.