Metin Önal
MENGÜŞOĞLU


OSMAN BEY

Ine kadar mutlusunuz şimdi kimbilir
ada'da üç aylık evinizin geniş balkonu
bir yandan denize bakar karanlık, sakin
müzikal bir hışırtı içinde sadece.

bir yandan kalabalık gökyüzüne açılır
insan ruhunu pervasız kılan uçsuzluğa.

anımsayın,
gökyüzü yerden daha tenhadır artık
öyle günlere geldik ki düşünmek bile
mekanikleşti.

madenî pürüzlere benzedi insan sesleri.
dün sağanak bir facia iken zeytinburnu'nda
hatırlayın,
kadıköy
olağanüstü bir yazgünü yaşamıştı azab içinde
bizim küçük kentimizde Osman Bey oysa
faytonları daha yeni kaldırdı belediye
ama sokakları dolduran kısrak kokusu
hâlâ asidik sarhoşluğuyla
birer il yarasıdır yüzlerinde insanımızın.

kirazlar yüz tutmuşsa da kurtlanmağa
başlamıştır kaysılar yarılmağa şekerden.

babam
söylemiştim size
demiryollarından emekli eski bir memur
sabah namazında uyanır
okşar uyuyan torunlarının saçlarını
ak sakalından sızarken abdest suları
the ekonomist'i okumamıştır hayatında
fizibilite raporlarından da yoktur haberi
hakkından gelmeyi bilmiştir ama
küçücük bütçesiyle
yedi çocuklu bir ailenin
kendi namusu ve yağıyla kavrulmasının.

kimsenin malında gözü olmadan
tokgözlü büyütmüştür çocuklarını.

Osman Bey
işte ben
sessizliğimi kimi zaman
budapeşte'de gördüğünüz
şarklı heykele benzetebilirsiniz
yahut venedik'te kırık bir sandalda
taze istiridyeler satan ihtiyara
heybetim oysa saklıdır içimde
modern asfaltlara tahammülsüz
çıplak dağları gibi Anadolu'nun
yazları kayalar yuvarlayarak
kışları çığlar devirip
tarifsiz heyelanlarla sarsarız yolcuları
hepten meziyyetsiz değiliz; anlatabilsem
ah, bir anlatabilsem Osman Bey,
paradan puldan yana yoksulluğumuzu
hadi tevekkülle karşılayalım
fikirde ferasette ustalığımız
taa inkılâplardan bu yana
gömülüp kalmıştır candamarımızda.

çoğu zincirli bugün insanların belki
çoğu köle...

ama onların bileklerinde
biraz zorlayınca kırılacak
görülebilen demir parçaları var
bizim boyunlarımızda oysa
en gizli kuvvetleriyle zulmün
görünmez esaret kelepçeleri
farkedilmez prangalar.

dualarında
rahat döşek ölümü isterdi anam
o günden bu yana Osman Bey
buldum bazı yenilgilerimizin kaynağını
bu asyalı tevekkülün
bu şarkkârî korkunun temelinde
sizin azıcık itibar ettiğiniz mistisizm var.

batılı zaten, anlıyorum
yaşamında materyalist
hülyâlarında mistiktir.

bizimkilerse size
tersinden benzemeğe çalışmışlar anlaşılan
yahut böyle olmasını siz istediniz.

bilmiyorum Osman Bey bilmiyorum
öyle derinden bir fesat tohumu ekilmiş ki arza
ne sizin diazemle rahatlattığınız ömür
ne asyalının afyonkeş felsefesi
yüzünü güldürüyor evrenin
dünyanın çivisi kopmuş, derler ya
bu işin dimağında bir bozukluk var.

boşaltıp beynimizin cürûfatını (pisliğini)
unutalım ezbere bildiğimiz kelimeleri
fiyatları ayarlayan borsadan
faizin nirengi noktasında dikilen gökdelenlere
tabiatı yasaklayan şehirden
adım başına fücur fışkıran çarşılara kadar
herşeyimizi
bütün eski bildiklerimizi unutalım
kısacası
insana benzetmek için papağanlaştırılmış dünyamızı
Osman Bey, Osman Bey
yalnız ellerimiz kalsın açıkta
sımsıkı tutuşalım el ele
dilimizde tek marş, besmele
Kur'an'dan başlayalım.