M.Necati BURSALI


ÇEÇENLERİN FERYADI.

 

Talihsiz günümdeyim, dünya yine karardı,
Nice asırlar var ki gelmiyor zulmün ardı.

İnsafın gözü kuru, vurur kâfir-i gaddâr,
Gül yüzlü bebeklere cihanın ovası dar!

Bu öyle bir sırtlan ki, vicdanı bilmez sızı,
Dünyanın günlerince kanattı yaramızı!

Korkmadı Yüce Hak’tan, bakmadı gözde yaşa,
Yağdırdı füzeleri, topları dağa, taşa!

Zulüm ve canavarlık zannetmeyin hız kesti,
Kanlı eller her saat, kadın, çocuk, kız kesti!

Bacaklar kollar kopmuş, kemikler küme küme,
Dünya şahit olmadı böyle vahşi ölüme!

Bu vahşeti gördükçe semalar ve zeminler,
Kurt pençesine düşmüş bir kuzu gibi inler!

Gövdeler pâre pâre, gözlere girmiş mermi,
Bunu kanlı timsahlar, bunu sırtlan eder mi?

Bu nice dünyadır ki, hep feryat, hep zâr bana?
Tanklar, füzeler, toplar, kazıyor mezar bana!

Aklım almıyor bunu, yandı beynimin zarı,
Heyhat! İnsanda artık yok bir ibret nazarı!

Kirli eller zulmünü alkışlamada rus’un,
Dilerim Yüce Hak’tan onun zulmû kurusun!

Ah o gam değirmeni nice başları ezdi;
Ceddi, babası dahi merhamet ne bilmezdi!

Kalbimdeki îmân’a bütün kini ve hışmı,
Hayretteyim dünyada böyle belâ kalmış mı?

Eyvah! Bir faydası yok, ne dedimse başlara,
Belki tesir ederdi söyleseydim taşlara!

Ölmüş müdür, ah nedir, bilmem insan âlemi?
Kurtlar kuşlar duyar da, kimse duymaz nâlemi!

Yürekler taştan katı, gözler kum dolu kuyu;
Fakat ölüm kesecek bu uğursuz uykuyu!

Sanki bir kovboy filmi seyretmededir beşer,
Zulme razı olmaktır, işte en dehşetli şer!

Ben Muhammed yetimi, ben Şâmil garibiyim,
Müslümanlar içinde hep sahipsiz biriyim!

Kimi petrol ağası, kimi karun’dan zengin,
Fakat, ey can bülbülü, nerdedir gayret-i din?

Nerde Ebû zer aşkı, nerde Sıddîk vefası?
Bütün kalbleri sarmış bir cimrilik belâsı!

Unutulmuş öteler, beşer dünyaya müştak,
Sen o zaman gör hâli bir gelsin de emr-i Hak!

Artık kâr etmez mal mülk, kâr etmez sîm-ü zeheb,
Sade günahlar kalır, her şey elden gider hep!

Kardeşim doğranırken bu oyun, eğlence ne?
Kızıl ejder gece gün kan kusturur Çeçene!

Kim kaldırır ölümü, kim siler gözyaşımı?
Bir zerrecik fayda yok, kime vursam başımı!

İnsanın cinnetinden hep değişti kara, ak;
Bu nice âlemdir ki tanınmaz mazluma hak?

Gönül dağıma ateş, ocağıma kor düştü,
Eyvah! Canlar, yavrular, hakîr düştü, hor düştü!

Tek yürek taşıyamaz, gamım, elemim büyük;
Sanki kurşundan bir dağ benim sırtımdaki yük!

Nasıl feda ederim, ben hürriyet nurumu?
Hiç ibret nazarı yok, sizde insaf kuru mu?

Ey Ulular, bir nefes, bir himmet edin bize;
Tutunduğumuz dallar hep geldi elimize!

Şimdi gayret günüdür, şimdi vefa zamanı,
Değil yan gelip yatmak, değil cefâ zamanı!

Gözler var mil çekilmiş, gönüller var gecedir;
Şu dünya çemeninde yaralıyım nicedir!

Yâ Rabbi, kahra uğrat, düşmanları cem etme;
Sen hiçbir zaman beni o moskofa yem etme!

Lütfunu yoldaş eyle, bir yuvasız kuş etme,
Ey Azîz olan Allah, yolumu yokuş etme!

Âdem, Havva, Şit ve Nuh; Mîrac’taki sır için,
Katından bir nur indir, Musâ ve Hızır için!

Hayırlı kapılar aç, kurtuluş beratı ver,
Şahitler ve Velîler kervanına katıver!

Sen Hâlık’sın Allah’ım, ben âciz bir yaratık;
Zâlimin insafına bırakma beni artık!