Filistin Şiir Antolojisi
      
                      Nurettin DURMAN                              

                                     ANKA , 2001

    
Ve ant içerim ki,
bir mendil işleyeceğim yarına kadar,
gözlerine sunduğum şiirlerle süslü
ve bir tümceyle, baldan ve öpücüklerden tatlı;
"Bir Filistin vardı, bir Filistin gene var!"

(Mahmud Derviş)

Son dönemlerde çok sayıda antoloji yayınlandı. Adı, sanı belli olmayan bir takım kişiler 'benim de bir kitabım olsun düşüncesiyle' oturup eş dostlarının yardımıyla aşk, sevda vb. temalardaki şiir veya şiir gibi metinleri toplayıp birkaçyüz milyon lirasını da feda ederek veya bir yakını olan yayınıcının desteğiyle kitap çıkarıyor, bunu fırsat bilerek kendilerine şişirilmiş bir biyografi de uydurup sunuyorlar. Bu öyle sıradanlaşmış ki artık "Antoloji" lafından bıkmış ve tiksinmiştik. Bu elbette ki bütün antolojiler için geçerli değil.. Bu yazıyı yazmama vesile olan kitap da bu sözü edilenlerin dışında apayrı bir eser...

Adını edebiyat mahfillerinde sık sık duyduğumuz, gazete ve dergi köşelerinden tanıdığımız bir şair; Nurettin Durman da bir antoloji hazırlamış. Ama az yukarda bahsettiğim bu antolojilerin dışında ve çok ötesinde bir çalışma niteliği taşır bu. İçindeki şiirlerin kalitesini tartışmaktan ziyade, kitabın konusu, sunumu ve zamanlaması çok önemli. 'Şu şairin şiiri zayıf, bu şairinki ya da benimkisi niye yok' gibi antolojilere yöneltilen saldırıları bence bu kitap için yapmamak lazım. Çünkü kitapta dünya (özellikle İslam dünyasından) tutun, her ideolojik görüşe mensup Türk şairlerini bulmamız mümkün.

Konunun şimdiye kadar hiç denenmemiş olması ve çok ünlü şairlerin bile az veya hiç değinmedikleri bir konuda çalışma yapmak elbette zor. İslam ve insanlık aleminin kanayan yaralarından biri olan Filistin için yazılan şiirleri toplamak elbette zor bir iş olmakla birlikte; 'artık ne olursa olsun, yeter ki araştırma konumla alakalı olsun" düşüncesi de zaman zaman insanın sabır kapılarını çalar.

Bu duyguları yaşadığım için yazmakta beis görmüyorum. "Şiirlerle Anadolu" diye bir yazı dizisi için çalışmıştım bir zamanlar. Anadolu için yazılan o kadar az şiir bulmuştum ki, artık kendime göre her sözcükten bir "Anadolu" çıkarıyor, bunu da alayım, şuna da yer vereyim diyerek bir uzun yazı dizisi hazırlamıştım. Elbette bu yorumum bahsedeceğim kitap için değil ancak, kitapta yer yer bu telaşa da rastlamak mümkün. (Durman'a hak veriyorum çünkü ediplerimiz asıl meselelerine o kadar uzaktalar ki... Kanayan yaralarımız o kadar çok ki... Biz bütün bunları görmeden burnumuzun doğrultusunda mısralara o kadar kapılmışız ki.. Artık asıl sorunlarımızı hatırlayamaz veya kanıksamaz hale geldik. Zamanı gelmişken artık edip ve şairlerimize kendilerine dönmelerini, özlerini iyi tahlil etmelerini öneriyorum. Bizim birlik olmamız ve ortak hareket noktalarında buluşmamız gerektiğini hatırlatıyorum acizâne...)

Ama bu telaş, kitabın alanında mümtaz bir eser olmasını engellemez bence... Sunumu ve iç düzeninin yanında ve kitabın insanda bıraktığı mistik tesir bu noksanlıkları tamamen gidermekte.

Nurettin Durman'ın kendi deyimiyle "yıllardır zihnini meşgul eden iki Antoloji hazırlama' fikrini "Filistin Şiirleri Antolojisi" olarak işe başlaması ve bu işin zorluklarından geçerek ortaya çıkan nefis eserin kitaplıklarımızdaki yeri ayrı olacağı gibi, edebiyat dünyamızda da apayrı bir yere sahip olacaktır hiç kuşkusuz. Siyonist güçlerin kutsal topraklarda yoğunlaştırdıkları saldırıların sıcaklığı ve dayanılmaz görüntüleri içinde okuduğumuz kitaptan kendimizi Filistin'in tarihinden bu yana gelmiş geçmiş tüm serüvenlerde ve Kudüs-i Şerif'in barut kokan sokaklarında buluyor, duvar diplerinde vurulan çocuğun kareleri gözümüzün önünde şerit şeklinde geçerken, dudaklarımızdan ister istemez bu kitaptan mısralar akacaktır:

"Ah Filistin, nasıl uyurum" diyesim geliyor Abdulkerim El Kerim gibi ama merak etmeyin. Çok rahat uyuyacağım. Ben de siz de.. Çünkü o kadar rahatız ki... Dünya televizyonlarında, milyarların canlı olarak izlediği insan ve de çocuk öldürmesi sahnelerini artık içimiz yanmadan ve gözlerimiz sulanmadan izleyebiliyoruz. Bu sahneleri bir Amerikan filmi izler gibi izliyoruz artık. Dün ve bugün Filistin'de, Irak'ta, yine bugün Afganistan'da veya yeryüzünün muhtelif parçalarında meydana gelen korkunç hadiseler, evimizdeki cam ekranından izlediğimiz o katliam sahneleri içinde kitabı evirip çeviriyorum. Mısralarını tamamlamak için kendimde güç bulamıyorum...

Kitapta bulunan Hüseyin Yurttaş'ın "Tel Zaatar" adlı şiirin epigramındaki "binlerce toplumcu müslüman filistinli katledildi tel zaatar'da. 1976 ağustosunun ortalarında teslim alınıncaya kadar genç, yaşlı, çocuk, kadın demeden aç ve susuz insanlar kurşuna dizildiler...." mısralarıyla titriyorum ..

Biraz da kitaptan bahsedersek; kitap Anka Yayınları tarafından yayınlanan birinci şiir kitabı. Ahmet Mayalı tarafından hazırlanan nefis kapak ile 256 sayfalık bir sunum.

Şiir sevenler adına, Nurettin Durman'a ve Anka Yayınları'na teşekkür ediyorum... Umarım Antoloji kirliliği içinde kaybolup gitmez ve edebiyat dünyasında hakettiği yere kavuşur...

Filistin Şiirleri Antolojisi, Nurettin DURMAN

Anka Yayıncılık, 2001, 256 Sayfa
Ramazan SEYDAOĞLU - 9 ocak 2002

 

mico_tasarım