Risale-i Nur'dan
İktisadi Prensipler

-
2-
B.Said Nursi
cubuk_kirmizi.gif (3248 bytes)
Kitap özeti:
3. BÖLÜM:
MAKRO İKTİSAT VE BEDİÜZZAMAN
1. Makro İktisat kavramı

· İktisadi buhranlar mikro seviyedeki çözüm ve tedbirlerin makro seviyeye yaygınlaştırılmasına bağlıdır.
· Makro iktisat bir ülkenin sınırları içerisindeki iktisadi ilişkileri inceleyen bilim koludur.
· Bediüzzaman bilhassa makro iktisadın önemli konularından kalkınma hakkında orijinal fikirlere sahiptir.
2. İktisadi kalkınma ve geri kalmışlık
· Geri kalmışlık problemi ancak iktisadi, sosyal ve düşünce yapısındaki derin değişmeler sonucu çözülebilir.
· Efendimiz(sav) tebliğ ettiği iman meseleleri dışında maddi ve manevi inkişafı ve medeniyeti İslamiyetin kapısını açan bir sosyal inkişafı temin etmiştir.
Kalkınmanın Şartları:
A. Kalkınmanın coğrafi şartları
· Coğrafyanın çizdiği maddi yapı ülke kalkınmasında son derece önemlidir.
· Bediüzzaman Avrupanın kalkınmasında maddi ve manevi sebepleri sıralar:
· Manevi sebep tüm Avrupa'nın Hıristiyan olması ve bu sebeple birbirlerine bağlı olmaları, işsizlere devletin yardımının bittiği yerde kiliselerin yardım etmesidir.
· Avrupa'nın maddi kalkınmasına gelince, Avrupa'nın dar, güzel, demir madeninin bol olması gelişmedeki önemli etkenlerdendir. Bu maddi sebepleri şöyle sıralayabiliriz:
1.Avrupanın hammadde zengini olması
2.Kara, deniz ve nehir ulaşımının oldukça iyi olması
3.Nüfusun toprağa nispeten yoğun olması kaynakların daha verimli değerlendirilmesini gerektirmiştir.
4.Üretim tüketimi aşmıştır.
5.Üretim sebebi ile devletlerarası rekabet artmış buda milletlerarası rekabeti artırmıştır.
B. Kalkınmanın siyasi şartları
1. Kalkınma engelleri ve çareleri
1.İslam aleminin geri kalmasında şu sebepler önemli etkendir:
· İslamın siyasi prensiplerine uymamak.
· Siyasi hayatta istismarcılığın yer bulması.
· Kifayetsiz alimlerin taassuplara saplanması.
· Avrupanın iyilikleri yerine menfi yönlerinin alınması.
· İslam aleminin uğradığı sömürgecilik.
2. Bunlara karşılık
· Çoğalan ihtiyaçları karşılayacak yetişkin bir kadro lazımdır.
· Meseleler meclislerde karara bağlanmalıdır.
· Fikir hürriyeti kalkınma kararlarında teminatçı ve hakim rolünü oynamalıdır.
2. Kalkınmada idareci rolü
· İdareciler ideal bir ruh yapısına ve çalışma disiplinine sahip olmalıdırlar.
· Osmanlının son zamanlardaki geri kalmışlığının sebebi kifayetsiz idarecilerdir.
· Her milletin manevi bir havuzu ve o havuzda bulunan manevi bir hazinesi vardır. Yetersiz idareciler o havuzda ve manevi hazinede delikler açarlar ve ülkeyi felaketlere sürükleyebilirler.
· Bediüzzaman komşu devletlerin küçüklüğüne rağmen bizden önde olmasını idarecilerin tutum ve davranışları ile açıklamıştır.
3. Kalkınmada metod tercihi ve esasları
· Bizler Japonlar gibi medeniyetlerin mehasinlerini almalı ve kendimize uydurmalıyız, aynı zamanda maye-i bekamız olan milli adetlerimizi korumalıyız. Eğer onları terk edersek milletimiz ihtiyarlar.
· Türk milletinin dini inanışları milli inanışları ile bütündür. Ve ayrımı kabil değildir.
· Japonya'nın kalkınmasında etkili unsurlar:
1.Japonya önce manevi bir kalkınma ile işe başlamıştır. Fertlerin milliyetçi ve maneviyatçı hisleri teşvik edilmiştir.
2.Sermaye birikimi devlet vasıtası ile olmuştur.
3.Toprağı daha iyi işlemek gayesi ile arazi reformu yapılmış hemde vergiler daha düzenli bir hale gelmiştir.
4.Ama Japonya'nın kalkınmasında esas unsur çalışkan, kanaatkar, disiplinli, makul ahenkli, aşırılıklardan uzak bir hayat tarzını benimsemiş olması yatmaktadır.
· Türklerin askeri ve idari işlerle meşgul olup ticareti sekteye uğratmaları, ihmal etmelerinin faturasını ağır ödemişlerdir.
C. Kalkınmanın iktisadi şartları
1.Çalışma hayatının esasları
· Toplumun kalkınması için hayatı tanzim edecek ve ekonomik hayatı güçlendirecek tedbirler alınmalıdır. Bunlar;
A. Mesailerin tanzimi
· İlerleme adına yapılacak hamleler ancak planlı bir şekilde olursa verimli olur.
· Müslüman milletlerin maddi kalkınmada birbirlerine sahip oldukları üstünlükleri iyi kullanarak yardımcı olmalıdırlar. Çünkü hiçbir müslüman millet tek başına kısa vadede kalkınmayı gerçekleştiremez.
· İşler birbirini tamamlayacak şekilde yürütülmeli, harice muhtaç olmama prensibi olmalı, bazı sahalarda ihtiyacı aşan yatırımlara yer verilmemelidir.
B. Taksimü'l amal(ihtisaslaşma)
· İş bölümü başarını anahtarıdır. Bu kaideye uyulmadığı için fen ve sanat alanında istidatların inkişafı engellenmiştir.
· Bir şahısın çok fenlerde mütehassıs olması beklenilemez.
· Sanattaki ihtisas dayanışmayı, faydayı ve üretimi artırmak gibi faydalara sahiptir.
· İğneci örneği...
· Tek bir alanda mütehassıslaşma makinalaşmayı ve tasarrufu getirir.
· Umuma el atmak, umumu terk etmektir.
C. Emniyetin tesisi
· Piyasadaki güvensizlik ortamı insanların tasarruflarını değerlendirmesini engeller ve faizci kuruluşlara kaymasına neden olur.
· Vadeli, taksitli, veresiye satışların arttığı günümüzde ticarette güven çok önemlidir.
· İslamın esaslarında sıdk aynı zamanda terakkiyatın da temelini oluşturur.
D. Teavün düsturunun tahlili
· Sosyal bir varlık olan insan hemcinsleri ile ilişki kurmak zorundadır. Onlara ihtiyacı vardır.
· Toplumsal dayanışma fertle fert, fertle devlet, müesseseler ile devlet ve devletler arasında olur.
· Mesailerin tanzimi, taksimü'l amal, emniyetin tesisi ve teavün dinin evamiri kudsiyesiyle ve takva ve salabeti diniye ile olur.
2. Emeğin Değerlendirilmesi
· Çalışarak emeğini değerlendireni Allah sever.
· Tembelane tevekkül değil dünyanın ahiretin tarlası olduğu bilinerek çalışılmalı ve netice itibariyle Allah'a itimat edilmeli ve bu yolla tevekkül edilmelidir.
· Bizler Avrupanın uzun yıllarda aldığı mesafeyi onları taklit ederek kısa zamanda alabiliriz.
· Emek üretici olamayan ve topluma faydalı olmayan yerlerde harcanmamalıdır.
· Gizli işsizliğe netice veren imaret(memuriyet) temayülü kırılmalıdır.
· Kısaca emek cahilliğin ve fakirliğin izalesi için fen ve sanat alanlarında kullanılmalıdır. Emek üretici fonksiyonunu icra edebilmelidir.
3. Şirketleşme
· Birden fazla kişinin sermaye ve emek birleştirmesine şirket denir.
· Teavün birliği kuvvetlendirir, teşarük eseri azimleştirir.
· Sermayelerin birleşmesi işletme giderlerini azaltır ve sermaye ve emeği daha verimi hale getirir.
D. Kalkınmanın Manevi Şartlar
1. Kalkınmada Dinin Rolü
· Ekonomik hayatta ahlak faktörünün ihmal edilmesi itimatsızlık, hile ve yalan gibi duygularla menfaat duygusunun gelişmesine sebep olur.
· Din hayatın her safhasında birleştirici rolü oynar.
· Şu bir gerçektir ki müslümanlar dine yaklaştıkları ölçüde terakki etmiş, uzaklaştıkları ölçüde gerilemişlerdir.
· Bazılarını dediği gibi dini zühd ve terki dünya dini bir telkini değildir. Aksine insanların onu yanlış anlamalarından dolayıdır.
· İslam havastan ziyade avamın tahassüngâhı olmuştur. Zekat ve sadaka ile havassı avamın üstünde müstebid yapmamış, aksine fakirleri zenginler eliyle kollamıştır.
· Kalkınma ve ilerlemenin buharı din olacaktır.
2. Kalkınmada Psikolojik Ve Manevi Şartlar
Bediüzzaman kalkınmaya engel teşkil eden unsurları şöyle sıralar;
1.Yesin yayılması.
2.Sıdkın ölmesi.
3.Adavete muhabbet edilmesi.
4.Müslümanları birbirlerine bağlayan manevi bağların bilinmemesi.
5.İstibdat arzularının yayılması.
6.Himetin şahsi menfaate hasredilmesi.
·Bunlara karşılık ;
1.Emel.
2.Ye'sin öldürülmesi.
3.Sıdk.
4.Muhabbete muhabbet, husumete husumet.
5.Himmeti millet olmak.
6.Meşvereti şeriyye.
·İnsan davranışları da aynı zamanda geri kalmışlığın bir sebebidir; ki bu davranışları şöyle sıralayabiliriz:
1.Ümitsizliğe kapılmak.
2.Kendini üstün göreme hastalığı.
3.Ferdi düşünme ve başkasını düşünmeme.
4.Başkalarını tembelliğini kendine mazeret gösterme.
5.İşi başkasına bırakma hastalığı.
6.Rahatını fazla düşünme.
7.Allahın vazifesine karışma.
a. Emel
· Ümitsizlikten kurtulmak için emele sarılmalıdır. Çünkü ümitsizlik mani-i herkemaldir.
b. Menfi rekabetin kaldırılması
· Herkes aynı Allah'a iman etmiş ve bu imanla fedakarlık ve gayret içerisinde olmalı. Hırsa girmemelidir.
c. Çalışmada merhalelere dikkat etme ve sabırlı olma ihtiyacı
· İş icabına riayet edilmeli ve sonuçta acelecilik edilmemelidir. Vermeden almak olmaz, ve sonuçlara kısa vadede ulaşamayabiliriz.
d. Kollektif çalışma şuuru
· Her fert toplumda yaşadığı için sosyal yaşama şuurunu muhafaza etmeli ve ortak faaliyetlere girmelidir.
e. Havaleciliğin terk edilmesi
· Kendine güvensizliğin emaresi olan işleri başkalarına havale toplum hayatını en büyük yaralarındandır.
· Havalecilik çalışma şevkini kırar ve insanı atıl hale getirir.
f. Rahat meylini terk etmek
· Toplumda fakirliğin ve sefaletin sebeplerinden biride meylü'r-rahattır.
· Atalet neticesi sıkıntı hasıl olur ve o da insanı sefahate atar. Sefahatte medeniyetleri yıkıma götürür.
· Yaratılış itibariyle hareketli ve heyecanlı olan insan gerçek rahatı çalışma ve emeğini meşru yollarda harcamakta bulur.
g. Doğruluk
· Kafir ve münafıkları müslümanlardan ayıran sıdktır.
· Bediüzzaman kendisine kalkınmanın ilk ve en önde gelen sebebi nedir diye sorulunca 'sıdk ' demiştir.
· İnsanı madden ve manen kuşatan bir dünya görüşü toplum kalkınmasında ve insan saadetinin sağlanmasında en önemli bir esastır. Buda İslamın bünyesinde mükemmel haliyle mevcuttur.
3. Hürriyet ve kalkınma
· İnsanın maddi ve manevi ihtiyaçları ve özellikleri hürriyetçi bir özellik taşır.
· İnsanlarda daima bir tekamül ve terakkiyat meyli vardır. Ve hakikatlerde ruhun hürlüğü içerisinde ve hürriyet vasıtası ile gerçekleşir.
· Makine-ı hayatın buharı hürriyettir.
· Hürriyet kanuna itaat etmek, onun yap dediğini yapmak ve yapma dediğini yapmamaktır.
· Fertler hürriyetlerini kullanırken meşruluk sınırı içerisinde kalmaya mecburdurlar.
· Hürriyetin şeni ne nefsine ne de gayrısına zarar dokunmamaktır.
· Hürriyet adına herşeyin yapılması duygu ve kötü alışkanlıklara köle olmamaktır.
· Hürriyeti mutlak vahşeti mutlaktır, belki hayvanlıktır. Tahdidi hürriyet dahi insaniyet nokta-i nazarında zaruridir.
· Hürriyetler şeriat ile kayıt altına alınabilir.
· Gerçekte madden ve manen bir olan insan Kur'an tarafından sadece analiz için ayrılır.
· İslami hürriyet ile ifade edilen hürriyet iki noktada toplanır ve bu hürriyetin kendisinden bekleneni vermesi için şu iki şart olmalıdır;
1. Tezellül etmemek
2. Mazlumları zelil etmemek
·İstibdatçı ve sefih bir medeniyet anlayışına bedeviyet tercih edilir.
4. Şura Ve Kalkınma
· Asrı saadetteki tatbikatın temelinde cumhuri bir hususiyet olduğundan Bediüzzaman ben dindar bir cumhuriyetçiyim demiştir.
· Meşrutiyette hakimiyet millettedir, ve mevcudiyeti milleti görmek lazımdır derken Üstad milletin yönetimde kararları yönlendirici bir etkiye sahip olması gerektiğini ifade etmiştir.
· Üstad şuranın lüzumunu Şura 38 ve Ali İmran 159 'u delil göstererek beyan etmiştir.
· Şura bizim devleti ömrü ebediyemiz olacak. Milletin bekası ile ibka edecek demiştir Bediüzzaman.
· Haklı şura neticesinde üç elif yüz onbir olur. On adam hakiki ihlasla bin adam kuvvetinde iş yapar.
· Üstad 2. Meşrutiyeti ekser milletvekili müslüman olduğu için ve meşverette de karar ekserin olması münasebetiyle desteklemiştir.
5. Hürriyetin Sosyal-Siyasi-Ekonomik Gelişme İle Münasebeti
· Hürriyet insanın fıtraten sahip olduğu özellikleri ortaya çıkarır ve inkişaf için zemin hazırlar.
· Hürriyetçi rejim sebebi saadet, şevk, insanı hayvanlıktan kurtaran bir vasıta, İslamiyetin bahtını açacak anahtar, devlet ve milletin bekasını sağlayacak bir vasıtadır.
· Tek kişinin iradesi ile yönetim doğru bile olsa her an kırılmaya elverişli ince bir tel gibidir.
· Fertler hürriyet yoluyla kendi fikirlerini ifade edilebildiklerini görür, ve böylece yönetim üzerinde hakimiyet sağlandığını görür ve daha aktif bir halde hareket ederler.
· Yağmurun damlaları gibi ayrı kalan islam çabucak kurumaya ve yokluğa mahkumdur. Ne zaman ki
birlik ve beraberliği temin eder, o zaman kalkınmış olan ülkelerin tasullutundan kurtulur.
6. Eğitim Ve Kalkınma
· İnsanlar fıtraten masumdurlar. Fakat bu fıtri özelliklerin işlenme yolu onları madden ve manen iyi ya da kötü yapar.
· Toplumlar sadece kanun zoruyla değil aynı zamanda din ve müspet ilimlerin birlikteliği ile işleyen bir eğitim ile uyanır ve gelişir.
· Bediüzzaman dini ve müspet ilimlerin birlikte okutulmasını arzulamıştır. Çünkü birinin ihmalinden taaasub diğerinin ihmalinden hile ve şüphe tevellüd eder.
· Hizmet için ortaya çıkmış bazı insanlar tamir ve ıslah yerine yıkmaya çalışmaktadırlar. Bu da şikayetlerin ve aksaklıkların bir sebebidir.
· İttihat cehil ile değil, fikirlerin imtizacı ile olur. Bu da ilimle sağlanır.
· Önce ilmin imar edilmesi sonra maddi imarın düşünülmesi gerekir.
· Cehalet, zaruret ve ihtilaf düşmanına karşı, sanat, marifet, ve ittifak silahıyla cihad etmeliyiz.
· Batıya gönderilen talebeler dini terbiyeden mahrum gittikleri için bozuk dönmüşlerdir. Üstad buna karşı teknik eğitimin dinin hakim olduğu doğuda yapılmasını arzulamış ve teklif etmiştir.
· Doğuda medrese açılmalıdır. Çünkü;
1.Medrese adı toplumun nazarında itibar sahibidir. Yapılması gereken derslerin müsbet ilimlerle takviyesidir.
2.Bu ilim yuvalarında müsbet ve dinin ilimler beraber okutulmalıdır.
3.Üstad doğuda açılacak bir üniversitenin Ortadoğu'da sulh ve salahın temel taşı ve bir kalası olacağını söylemiştir.

6. BÖLÜM:
İSLAMDA SOSYAL GÜVENLİK

1. Sosyal güvenlik kavramı:
· Sosyal güvenlik kendi iradeleri dışında tehlikeye maruz kalan insanların bu tehlikelerin zararından kurtarılması garantisi olarak tanımlanabilir.
· Gerçekten hasta insanın korunması, ihtiyarların korunması, işsiz kalan yetimlerin korunması gibi...
2. İslamda sosyal güvenlik kurumları:
· Sosyal güvenlik konusunda nihai bir model yoktur.
· İhtiyaç içerisindeki insanların asgari insan şerefine yaraşır şekilde hayat sürmelerinin sağlanması gerekir.
A. Zekat
· Sosyal güvenlik alanında en büyük İslam yeniliği zekattır. İslamın köprüsü olan zekat insanları isyanlardan, ihtilallerden, ihtilaflardan meydana gelecek felaketlerin ilacı olan muavenetin tesisinin baş müsebbibidir.
· Zekatla havas avama merhamet ve ihsan, avamda havassa hürmet ve itaatle bakar.
· Zekat sırf Allah'a ibadet duygusu içerisinde verilmelidir.
· Zekat, zekat veya sadaka maksadıyla verilmeli, minnet altında bırakılmamalı, Allah adına verilmeli, ihtiyaç sahiplerine verilmeli, israf olmamalı, fakirleşmek korkusuyla terk edilmemeli, bizzat şahsi maldan verilmelidir. Zekat aynı zamanda ilim, fikir, kuvvet ve çalışma ile de olur.
· Zekatı alan ihtiyaç sahibi olmalı, geçimini teminde kullanmalı, sefahatte kullanmamalı, minnet altında kalmamalıdır.
· Zekatı hür ve zengin, asli ihtiyaçlarından fazla malı olan, nisap miktarına ulaşan ve üzerinden bir yıl geçen her müslüman vermelidir.
· Zekat fakirlere, miskinlere, sadaka memurlarına, kalpleri islama ısındırılacaklara, kölelere, esirlere, borçlulara, cihad edenlere ve yolculara verilir.
· Zekat aynı zamanda eğitim kurumlarının da bir gelir kaynağı olabilir.
· Zekat direk verilebileceği gibi daha düzenli kullanımı için bir organizasyon kurulmalıdır. Çünkü ihtiyacı olmayana verilecek zekat onu tembel eder.
· Zekat zengin ve fakir arasında denge kurar. Hayatın hayatı iman olduğu gibi, sosyal hayatın ruhuda zekattır.
· Zekat verimi artırır, milli geliri yeniden sosyal adalet yönünde dağıtır, zaruri ihtiyaç teminini alışkanlık haline getirir, kaynak dağılımını düzenler, atıl geliri azaltır, yatırımı artırır, toplam talebi artırır.
Menfi Gelir Vergisi:
· ABD de sosyal güvenlik alanında yenilerde ortaya çıkan bir kavramdır.
· Bir asgari gelir seviyesi belirlenmekte, bu çizginin üstünde olanlar devlete, altında olanlara da devlet vergi geliri ödemektedir. Böylece ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçları giderilmiş olur.
B. FAİZ:
· İhtiyaç içerisinde olanları yatırım yapacak olanlar, borç paraya ihtiyaç duyarlar ve faizle para alırlar.
· Faiz İslam devletini tesisinde tedricen kaldırılmıştır. İlk Rum 39, sonra Nisa 160, Ali İmran 130, ve son olarakta Bakara 275 ile faiz tamamen kaldırılmıştır.
· Faiz buhranı hem başlatır hem de şiddetlendirir.
· Faiz muhtaç olan insanın borç aldığına kin ve haset duymasına sebep olur. Ve faiz sen çalış ben yiyeyim anlayışını körükler. Aynı zamanda faiz alanı da meşru olmayan yollara sürükler.
· Alemdeki kavga kapısını kapamak için faizi kaldırmalıyız. Çünkü faiz yiyenler ahlaki vasıflardan uzaklaşırlar, ve onlarda fazilet duygusu aramayız.
· Beşer Kur'an'ın faizi yasaklaması emrini dinlemedi ve büyük silleler yedi. !929 dünya iktisadi buhranı ve 2. Dünya savaşı bunun örneklerindendir.
· Şu hali hazır medeniyetin altından faiz taşını çeksek o medeniyet kasrı çökecektir.
· İslamda karzı hasen vardır ve böylece insanlara ihtiyaç duydukları para faizsiz verilir. Üretimde sermaye kendi kaynaklarının kullandıkları halde sermayesi yetmeyenleri şirketleşmesi kendi faydalarınadır.
· Günümüzde görüyoruz ki faizsiz hatta düşük faizli ekonomilerde bile istikrarlı bir piyasa oluşur ve üretim artar.
· İslamda faizsiz bankalar su üç usulle çalışır:
Müşaraka:
· İki yada daha çok kişinin karı paylaşmak kaydı ile ortaklık kurmasıdır.
· Bankalar ise verdikleri fona karşılık kara muayyen bir nispette ortak olurlar. Ve böylece bir yatırımı desteklemiş olurlar.
· Kar ve zarar aynı nispette paylaşılır.
Mudaraba:
· Bankalar projenin tüm masraflarını karşılarlar. Müşteri ise sadece işe emek ve ustalığını koyar.
· Kar önceden iki taraf arasında belirlenen ölçüde paylaştırılır. Zararı banka temin eder. Çünkü müşteri zaten yeterince zarar görmüştür.
· Kötüye kullanmaya karşılık bankalar projeleri iyice etüd eder, inceler, ve ayrıca müşteriden ayrıntılı hesap ister.
Murabaha:
· Bu bir satış türüdür. Satıcı maliyetini bildiri, ve bu maliyet üzerine anlaştığı miktarda kar koyar. Faizsiz kurumlar bu yolla direkt ticaretle uğraşırlar.
· Faizsiz bankalar ayrıca sosyal yardım fonları ve zekat sandığı tesis ederler. Böylece ihtiyarlar, darda kalanlara, talebelere, evlenecek olanlara, faizsiz ve yeri, ne göre karşılıksız para temin edilir.

7. BÖLÜM:
DIŞ EKONOMİK İLİŞKİLER

1. Konuya genel bir bakış:
· Ülkeler arası ilişkiler sadece iktisadi, ekonomik, siyasi sebeplerle açıklanamaz. Türkiye'nin AB'ye alınmamasının en büyük nedenlerinden biri dinimiz İslamdır.
· Bir devletin dışa bağımlılığı üretemediği ihtiyaç malları oranında artar. Üstadın da dediği gibi devletler arası ilişkiler siyasetten çok ideolojik olmaya başlamıştır.
· İslam ülkelerinin siyasi bağımsızlıkların rağmen ciddi bir işbirliği yapmazlarsa gerçek bağımsızlıklarına kavuşamazlar.
2. Bediüzzamanın Batı ile ilişkilere bakışı:
· Bizler Batının müsbet yönü ile ilim ve irfanına talip olarak işbirliği yapmalıyız. Çünkü tariki gayrı meşru ile bir masadı takip eden maksudunun zıddıyla ceza görür.
· Batı ile asgari müştereklerde birleşmeli onlarla ekonomik ve siyasi işbirliğine gidilmelidir. Bizim onlardan müslüman olan bir sıfatı yada güzelliği almamızda bir mahsur yoktur.
3. İslam dünyasını durumu:
· Tiflis'te Bediüzzaman ve polis arasındaki konuşma...
· Bediüzzaman ben islam alemine intizamı bozulmuş bir meclis nazarıyla bakıyorum der. İstikbalde İslamiyetin kuvvetiyle medeniyetin güzellikleri zemin yüzünü pisliklerden temizleyecektir.
4. İslam ortak pazarı
· Her ne kadar müslüman ülkeler arasında bazı birliktelikler olsada bunlar yeterli değildir. Özellikle de yaptırım güçleri fazla olmasında rağmen bu gücü kullanamamaktalar.
· Kaliteli üretim müslümanların Batı sultasında kurtulmasının tek anahtarıdır.
· Müslümanlar
1. Güçlü dev ekonomik birliktelikler kurmalı
2. Herbir ülkede ekonomik etkinliği ve sosyal refahı sağlayacak yapısal dönüşümler yapılmalıdır.
5. İslam Birliği (İttihadı İslam )
· Müslümanların birlik ve beraberliğini zaruret, incizap, temayül, tecarüp, tecavüp, ve tevatür sağlayacaktır.
· Allah için sevin düsturu İslam milletlerini birbirine bağlayacaktır. Ve İslam ülkelerindeki iktidarlar birbirlerinin teveccühlerini kazandıracak icraatlar yapmalıdırlar.
· Hacc İslam birliğinin tesis edilmesinde önemli bir vasıta olarak kullanılmalıdır.
· Değişik vasıtalarla birliği sağlanmış İslam milletleri bir ABD gibi olacaktır. Ve böylece insan potansiyeli açısından bakir bir güç İslam kardeşliği çerçevesinde birleşirse ve organize olursa dünya dengeleri İslam devletleri adına altüst olur.

Bu sayfa  http://www.israfil.org/ tarafından yazılıp miço tarafından düzenlenmiştir.