EBU'L ALA EL MEVDUDİ

mevdudi.jpg (5303 bytes)    Üstad Mevdudi, 25 Eylül 1903 tarihinde Haydarabat vilayetine bağlı Örnekabad'da dünyaya geldi.
Ailesi ilme ve dine olan hizmetiyle meşhurdur.
Mevdudi'nin soyu Şeyh Kutbuddin Mevdudi'ye uzanır.
Bu zat hicri altıncı yüzyılda Hindistanda yaşamış ve Çeştiye tarikatı şeyhidir..
Mevdudi'nin babası kültürlü bir savcı idi.
Asırdaşlarından bir çoğunu aldatân batı medeniyeti onu da rahatsız etmiştir.
Onun için oğlunu ingiliz okullarına göndermeyip evinde okutmuştur.
Fakat bu genç baba oğlunun eğitiminde fazla zaman ayıramadan vefat etti.
Mevdudi onaltı yaşlarından itibaren ev so-
rumluluklarını yüklenmek zorunda kaldı. Buna rağmen İslâmi ilimleri öğrenmekten de bir an geri kalmadı.
Bu ilimleri bir tarafdan asıl kaynaklarından
öğrenirken, diğer taraftan çağının olaylarını gerçek
yönleriyle takip ediyordu. Böylece hem İslâmi
alanda ve hem de zamanının problemlerine karşı
kendini hazırlıyordu. Üstadın yetişmesine bu iki
açıdan bakmalıyız.

GAZETECİ MEVDUDİ
Üstad Mevdudi ilk çalışma hayatına gazeteci
olarak başlamıştır. Bir ara Hindistan'da yayınla-
nan meşhur "Müslim" ve "Taç" adlı gazeteler ile
Delhi'de çıkan. "Cemiyet" gazetelerinde yazı işleri
müdürlüğü yaptı.
Bu gazeteler o zaman müslümanların hak ve
menfaatlerini savunuyorlardı. Bundan sonra ise
Ustad 1923 yılında "Tercüman-ı Kur'an" adlı ay-
lık dergiyi çıkarttı. Hindistan yarımadasındaki
İslâmi harekete bu derginin çok önemli katkıları
olmuştur.
Üstad Mevdudi kendisini lekelemek için Gan-
di'nin ortaya attığı iftiralara karşı büyük müca-
deleler vermiştir. Gandi bu iftiralarıyla Islâma
karşı şüpheler uyandırmayı hedeflemişti.
Ancak Mevdudi "İslâmda Cedel" adıyla yazdı-
ğı meşhur kitabında bu iftiraların tamamen asıl-
sız olduğunu ortaya koydu. Üstad Batının kültür
emperyalizmine karşı büyük mücadeleler vermiş-
tir. İlmiyle ve güçlü imanıyla bu direnişini sür-
dürmüştür.
Ömrünün tamamını İslâmi ilimleri öğrenme-
ye ve problemleri çözümlemeye harcamıştır. Siya-
si, iktisadi ve sosyal konuların halledilmesi için
zamanını hep bu yolda kullanmıştır.
Bir taraf İslâm düşmanlarına, sapık fıkirli
gruplara ve Kadıyanilik diye bilinen gruba karşı
ciddi bir mücadele verip, onların batıllığını ve tu-
tarsızlıklarını ortaya koymuş, müslüman alimle-
rin pasifliklerini tenkid ederek onları uyarmıştır.
1938 tarihinde Şair Muhammed İkbal Lahor
kentine gelerek Mevdudi ile İslâmı hayata hakim
kılma yolunda yardımlaşmada anlaştılar. Fakat
bu çalışma son şeklini almadan önce İkbal vefat
etti.

MEVDUDİ ve PAKİSTANIN KURULMASI
Üstad Mevdudi Hindistanlı müslümanları ik-
na etmek için çok gayretler sarfetmiştir. Onların
Hindistan'dan apayrı bir ümmet olduğunu vurgu-
lamış ve müstakil bir devletlerinin gerekliliğini
defalarca söylemiştir. Hinduların müslümanlara
karşı sürdürdükleri zulümlerini önlemek için
kendi devletlerini kurmalarının kaçınılmaz oldu-
ğunu vurgulamıştır. Onun bu şekilde konuşmala-
rı müslümanlar tarafından büyük bir kabul gör-
müştür.
Pakistan, Hindistan'dan ayrılıp müstakil bir
devlet olunca Mevdudi de Pakistan sınırlarında
kalan Lahor kentine hicret etmiştir. Bu tarihten
sonra da Pakistan anayasasının İslâmi esaslara
dayanması ve hayatın her alanında İslâmi hüküm-
lerin hakim olması yolunda tüm gayretlerini har-
camıştır. Böyle İslâmi bir proğramı oluşturmak
için ülkeyi baştan başa gezmeye bâşladı. Bu gezi-
leri Pakistan'ın diğer ileri gelenleri tarafından
bozgunculukla suçlandı ve üstad 1948 de hapse
atıldı.
İdareciler üstadı hapse atmayı başardılar an-
cak Pakistan halkının arzularına uyarak Pakis-
tan'da Allah'ın hükmünden başka hiç kimsenin
hükmedemiyeceğini ilan etmeye mecbur oldular.
Çünkü Pakistanın Hindistan'dan ayrılarak müs-
takil bir devlet olmasının esas nedeni zaten bu
idi. Daha sonra 1950 lerde üstad serbest bırakıl-
dı.

KADİYANİLİĞE KARŞI MÜCADELESİ
VE İDAMLA YARGILANMASI .

Hapishanede kalmış olması Mevdudi'nin az-
minden bir şey kıramamıştır. Aksine daha güçlü
bir iman ve kararlılıkla dışarıya çıkmıştır. Arka-
sından da Pakistan'da İslâmi anayasanın yürür-
lüğe konulmasını isteyen hareket oluşturmuştur.
Halk da bu hareketin yanında yer almıştır.
O günlerde Pencap eyaletinde halkın çoğunlu-
ğu Kadıyaniliğin İslâm ümmetinden ayrı bir azınlık
olduğunun ilan edilmesini istiyordu. Fakat
askeri idare bu isteğin iptalini taleb etti. Işte tam
bu esnada Mevdudi "Kadıyanilik Meselesi" adlı
kitabını yazdı.
Kitapta askeriyenin bu ibtal talebini reddedi-
yor ve hükümetin bu konudaki siyasetini kınıyordu.
Bundan dolayı 1953 de tekrar tutuklandı. Arkasın-
dan da idama mahkum edildi.
Üstad bu idam kararını büyük bir iman ol-
gunluğu ve yüksek bir cesaretle karşıladı. Onun
bu konudaki konuşması şöyledir.
"Eğer bu, Allah'ın bir iradesiyse büyük bir
mutlulukla karşılıyorum. Bu bizim kavuşmayı
ârzuladığımız şehadettir. Ölüm şu anda benim
için yazılmamış ise hiç endişe etmiyorum. Çünkü
onların bu gayretleri beni hiç ilgilendirmiyor. On-
lar bana en küçük bir zarar dahi veremezler."
Hükümetin bu zalimce kararı İslâm aleminden
büyük bir tepkiyle karşılandı. Bunun
üzerine hükümet yetkilileri Mevdudinin idamı ka-
rarını ağır işlerde çalıştırılmak üzere müebbet
hapse çevirmek zorunda kaldılar.
Daha sonra askeri kanunların yürürlükten
kalkmasıyla birlikte Mevdudi de serbest bırakıl-
dı. Üstad dışarı çıkınca İslâmi mücadelesini aynı
hızla devam ettirdi.
1958 yılından itibaren Pakistan'da Eyyüp
Han'ın devri başladı. Eyyüp Han tekrar askeri
yönetimi yürürlüğe getirmesiyle beraber bütün
siyasi parti ve cemaatler de kapanmış oldu. Bu
gelişmeler Mevdudi'nin azmini kıramamıştı.
Ne pahasına olursa olsun İslâmın yüce şanını
her tarafa duyurmalıydı. "Cemaat-i İslâmi"yi tek-
rar kurmaya karar verdi.
"Cemaat-i İslâmi" çalışmalarını her gün biraz
daha hızlandırıyordu. 1964 te ise bu çalışmalar
adeta doruk noktasına ulaşmıştı. Bunun üzerine
hükümet yetkilileri cemaatın ileri gelenlerini tu-
tukladı. Ama halkın büyük tepkisi karşısında tu-
tuklamalardan vazgeçti.

MEVDUDİ VE PAKİSTAN-HİNDİSTAN
ARASINDAKİ MÜCADELE

Mevdudi bir taraftan da Hindistan'ın
Pakistan üzerindeki kötü emellerine karşı koyu-
yordu.
1965 te Hindistan Pakistan'a saldırdı. Bu es-
nada Mevdudi Pakistan'ın savunmasının tüm
müslümanlara farz-ı ayın olduğunu ifade etti. Ül-
ke müdafasında düşmanı engellemek için yar-
dımcı olan herkesin de mücahid olduğunu ilan etti.
Hindistan'ın Keşmir'e saldırmasında da Mev-
dudi aynı keskin tavrını muhafaza etti. Cemaati
İslâmi'yi bu zor şartlarda yöneten Mevdudi etra-
fındakilere iman ve cesaret aşılıyordu.
Mevdudi'nin Cemaattaki liderliği aralıksız
olarak 1972'ye kadar devam etti. Bu tarihlerde
sıhhi durumunun elverişsiz olmasından dolayı
görevi Üstad Muhammed Tufeyl'e teslim etti.
Ama Cemaatı İslâmi için sürekli müracaat edilen
bir lider olmayı sürdürdü. Bu mücadelesini de 22
Eylül 1979 da vefat edinceye kadar devam ettirdi.

MEVDUDİ'NİN PAKİSTAN
DIŞI ÇALIŞMALARI

Mevdudinin çalışmaları sadece Pakistan'la sı-
nırlı kalmamıştır. Aksine bütün İslâm alemine
yayılmıştır. Mevdudi, Filistini, Arap yarımadası
ve Mısır'ı da ziyaret ederek oralardaki İslâmi ça-
lışmalar hakkında bilgiler almış ve onlara bilgiler
vermiştir.
1961 yılında Medine-i Münevvere de İslâm
Cemaatının kuruluşu için kâmil bir proğram ha-
zırlamıştır.
Sonra kendi şahsi gücünü ve cemaatinin gü-
cünü Filistin'in kurtuluşu için harcamıştır.
1966 da ise Mekke'de yapılan İslâm ülkeleri
toplantısında bu müessesenin bir kurucusu ola-
rak büyük çalışmalar yapmıştır. Bu toplantılarda
yaptığı konuşmalarda tüm İslâm topraklarının
askeri çalışmalarla kurtarılması gerektiğini defa-
larca vurgulamıştır.

MEVDUDİ'NİN ESERLERİ.
Mevdudi çok büyük bir ilmi serveti de arka-
sında bırakarak aramızdan ayrılmıştır. Onun
eserlerinden bazıları şunlardır.
1-  İslâmın esasları
2-  Kur'ana göre dört terim.
3-  İslâmın yaratılış nazariyesi
4-  İslâmi hareketin ahlaki esasları
5-  Hicap
6-  Nur suresinin tefsiri
7-  Dini ihya ve tecdid tarihinin özeti
8-  Müslümanların bugünkü durumu ve onları harekete
      getirme yolları.
9-  Allah yolunda cihad
10- İslâm ve cahiliye
11- Hakkın şahitliği
12- Doğru din
13- Talim ve terbiyede yeni proğram
14- İktisadın esasları
15- İslâmda iktisadi problemler ve çözümü
16- Araziye sahip olma meselesi
17- İslâmi kanun
18- İslâmda hayat nizamı
19- Tefhimül Kur'an ( Tefsir)
20- Kadiyanilik meselesi
21- İslâm inkılabı
22- Biz ve batı medeniyeti.