MUHAMMED ESED'iN ANISINA

..: Ahmet HAZIROĞLU :..

Patikalar ekibinin bana 'Sizin Muhammed ESED'e olan muhabbetinizi biliyoruz. Onun hakkında bir değerlendirme yazısı yazar mısınız?' deyince aslında hiçbir hazırlığım olmadan böyle büyük bir üstat hakkında söz söylemekten, başta çekindiğimi söyleyebilirim. Ama madem böyle bir şey talep ediliyordu, kendisinin eserlerinden bu denli istifade etmiş birisi olarak acizane içimden geldiği gibi bu satırları karaladım... Eksiği ile affınıza sığınıyorum..... 

Üstat Muhammet ESED, benim bütün Kur'an çalışmalarımda mealinden en fazla faydalandığım nadide insandır. O hakikaten üstattır. Çünkü; Kur'an Mesajı (Meal-Tefsir) üslup ve ifade zenginliği olarak kısaca sureyi üstadın mealinden okuyunca bizlere Allah'tan gelmiş olan öğretinin amacını, ne istediğini pratik hayata uyarlanabilecek çıkış yollarını işaret ediyor. Belki Arapça metne tam bağlı kalmıyor, ama verilmek istenen mesajı biraz kafa yorarak dip notlarıyla okuyunca sizlerde o surelerden pratik hayatınıza çok şeyler katıp düşünce üretebiliyorsunuz. Üstadın mealinin yanında en az 4-5 ayrı meal daha koyarak sureleri anlamaya çalışıyorum. Arada tefsirlere de bakıyorum, nihayet Kur'an Mesajı'na son olarak dönüp Allah'ın öğretisinin bana günümüze hitaben neler söylediğini anlamaya çalışıyorum. 

Bu güzel insanın hayatını kısa olarak özetlerken arada hayatından neler anladığımı yorumlamaya çalışacağım. Muhammed ESED şimdiki Ukrayna bölgesindeki Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun olduğu yerde Yahudi bir anne babadan dünyaya gelen bir insan. Ailesinde özel dini eğitim görerek 13 yaşlarında İbraniceyi su gibi okuyabiliyor ve akıcı bir dille konuşabiliyordu. Tevrat, Minsa, Gemara, Talmut okuyor ve Aramice de anlıyordu. Avusturya İmparatorluğunun çöküşünden sonra Viyana Üniversitesinde sanat tarihi ve felsefe okudu. Gazeteci olarak hayata atıldı 1920 de Viyana'yı terk edip, Prag'a oradan da Berlin' e giderek edebiyat çevrelerinde dolaştı. Film yönetmenliği asistanlığı yaptı. Daha sonra gazetecilikte karar kılıp bir süre çalıştı. 1922 yılında Kudüs'e oturan küçük dayısı Dorian'dan bir davet alınca çoğu zaman ki gibi ani bir kararla çalıştığı ajanstan ayrılıp gemiyle Karadeniz üzerinden İskenderiye'ye oradan da trenle Kudüs'e gitti. Daha sonra bir gazetenin yakın doğu muhabiri olarak çalıştı ve Kahire'ye gitti. 1923'de tekrar Kudüs'e döndü. Muhtemelen döndüğü yıl Siyonist önder Chaim Weizmann ile tanıştı. Siyonizme karşı çıktı. Siyonist idealleri temelsiz ve gayri ahlaki buldu.

Amman a gitti. Emir Abdullah ve Danışmanı Filozof Rıza Tevfik'le tanıştı. Buradan Şam'a ve sonbaharda Bursa-İstanbul-Sofya-Belgrat üzerinden Frankfurt'a döndü.1924 yılında Frankfurter Zeitung tarafından daha iyi şartlarda yeniden doğuya gönderildi. Kahire ye el-Ezher Şeyhi Mustafa el-Merağı ile tanıştı ve uzun sohbetlerde bulundu. Yaz başında Kahire'den ayrılarak Ürdün'e gitti. Birkaç kez daha Şam'a, Beyrut'a gitti. İran'a, Kürdistana, Afganistan da gitti. 1926 kış sonuna doğru ise Semerkant, Buhara,Taşkent üzerinden Moskova ya gitti. Sonra yine Avrupa ya döndü. Eşi Elsa ile evlendi. Gazeteden ayrılarak yeni gazetelerle anlaştı. Bir müddet Berlin'e yerleşti. Jeopolitik Akademisinde daha önce verdiği seri konferanslara devam etti. Eski Edebiyat arkadaşlarıyla aynı dili konuşamaz olmuştu. Bu yıllarda Berlin Metrosunda seyahat ederken gördüğü insan yüzlerinin istisnasız hepsinin derin ve gizli bir acıyla kasılı olduğunu müsaade etti.(Feraset sahibi hikmetli bir insan ) Duyduğu sarsıntıyı yanındaki eşi Elsa'ya açtı.

Elsa şaşkınlıkla ' Bir cehennem azabı çekiyorlar sanki acaba kendileri bunun farkında mı?' cevabıyla onu tasdik etti. Esed bu acıları, ızdırapları insanların gerçeksiz, inançsız ve asılsızca refah peşinde olmalarına bağlar eve döner masasında açık olan mushafta Tekasur Suresine takılır ( 'Bir aç gözlülük saplantısı içindesiniz. mezarlarınıza girinceye dek süren. ama zamanı geldiğince anlayacaksınız. Hayır onu tartışmasız bir gerçeklikle anlayacaksınız. Cehennemin yakıcı ateşini mutlaka görürdünüz. Sonunda onu keskin bir gözle mutlaka göreceksiniz. Ogün hayatın nimetlerine karşı yaptıklarınız için mutlaka sorguya çekileceksiniz. Tekasur Suresi) birden o gün metroda gördüklerinin tam bir yansıması (Kur'anın bire bir hayata koyduğu  yorumu anlama ve hayata geçme) ' Bütün cağlarda insanlar tamahı, aç gözlülüğü tanımışlardır; ama tamah ve açgözlülük başka hiçbir çağda bugün olduğu kadar...Ciğer sökücü bir hırs halinde kendini açığa vurmamıştır...İnsanların boyunlarına binmişti ifrit: kamçısını tam yüreklerinin başına indiriyor. Ve uzaklarda alayla göz kırpan yalancı hedeflere doğru dehliyordu onları... ne kadar hikmetli olursa olsun bir insan yirminci yüzyıla özgü bu acılı koşuyu kendiliğinden bilemez. Böylesine hakim bir perdeden böylesine apaçık bir üslupla dile getiremezdi. Hayır Kur'an da konuşan Muhammed(s) değildi. (Çünkü batılı müsteşriklerin hemen hepsi Kur'an'ı Hz. Muhammed'in(s) söylediği sözler olarak değerlendiriyorlardı.) Muhammed'in(s) sesinden daha güçlü daha yüksek bir sesti ve bütün zamanları aşarak ulaşıyordu insan oğlunun kulağına....

Esed bu olaydan sonra eşi Elsa ile birlikte Müslüman olduğunu açıkladı. Böylece 19 yaşındaki bir rüyanın tecelli ettiğini hatırladı. Esed 1927 de bir kez daha bu sefer Elsa ve 6 yaşındaki oğlu ile beraber yola çıktı. Bu yolculuk Elsa'nın dönüşü olmayan yolculuğu idi. Deniz yoluyla Cidde'ye oradan da Mekke'ye hacca gittiler. Vardıklarından 9 gün sonra Elsa vefat etti ve 
Mekke mezarlığına gömüldü. Bir müddet sonra yeniden evlendi Medine'ye yerleşip tarih ve tefsir çalıştı. Fakat hiçbir zaman evde sürekli kalmadı. Zeyd'le Arabistan a pek çok seyahatler yaptı. Libya'nın kurtuluşu hareketine katılmak istedi fakat Ömer el-Muhtara yetişemedi (Her Müslüman gibi Muhammed Esed de mazlumdan yana tavır koydu. Bunu Pakistan'ın kurtuluş 
savaşı sonrasın da gösterdi ve onları BM'de temsil etti ve diş ilişkilerinde çalışarak destekledi.) 1932 Arabistan'da ki hayatının sonu oldu. Pakistan'a gitti ve Cinnah ve İkballe tanıştı 1947'de Pakistan da dışişlerinde çalıştı ve 1952 de BM'lerde Pakistan'ı temsil etti. Kısa süren bu görevinden ayrıldı. Mekke ye Giden Yol adlı hatıratını ve seyahatnamesini yazdı. Daha sonraki yıllarını bu gün elimizdeki bu güzide eser olan 'Kur'an mesajı' adlı eseri yazdı...1992 de İspanya'da Rabbine kavuştu...

Hayatı boyunca yılmadan araştıran ve bütün İslam coğrafyasını dolaşan, Yahudi asıllı olup o dini eğitimi almış olmasına rağmen araştırarak ve eski inançlarına karşın (Araf Suresi- Ve senin Rabbin, her ne zaman Ademoğullarının sulplerinden onların soylarını çıkaracak olsa, onları kendileri hakkında tanıklık etmeye çağırır: ' ben sizin Rabbiniz değil miyim? Onlarda cevaben elbette 'derler buna tanıklık ederiz' bunu böyle hatırlatıyoruz ki kıyamet gününde bizim bundan haberimiz yoktu demeyesiniz. Yahut: 'aslında önce biz değil atalarımızdı Allah'tan başkasına tanrısal nitelikler yakıştıranlar: Biz sadece onların izinden yürüyen bir kuşağız. Öyleyse, batılı ihdas edenlerin işlediklerinden dolayı bizi mi helak edeceksin? demeyesiniz. Araf-172-173) Allah tüm insanların yaratılışında hücrelerine koyduğu Allah'ı tanıma yetisi sayesinde ki bu Rabbini tanıma yetisi devam eden Adem soyu için hala canlı olarak devam etmekte tüm yeni doğan insanlarda Rabbini tanıma yetisi Allah tarafından fıtrata konuluyor. Ayrıca Allah Atalarınızı (Yahudi, Hıristiyan, Budist, Hindu vb.) hiçbir şekilde onlar falanca yol üzere idiler mazeretini bizde onun için saptık demeyesiniz diye Allah Araf-173 de uyarıyor. Artık aklını kullanıp Muhammed Esed olmakta var, Siyonist veya Hıristiyan olmakta var. Artık bu senin terciğin ey insanoğlu. Ayette Allah'ın belirttiği gibi Rabbini bulan güzel insan Siyonizm'e karşı duracak kadar erdemli ve Siyonizm'i ahlaki bulmayacak kadar ahlaklı tek kelimeyle güzel insandı o. Allah ona ve bizlere rahmet eylesin. 




 

 

 

 

 

 




Üstat Muhammet ESED, benim bütün Kur'an çalışmalarımda mealinden en fazla faydalandığım nadide insandır. O hakikaten üstattır. Çünkü; Kur'an Mesajı (Meal-Tefsir) üslup ve ifade zenginliği olarak kısaca sureyi üstadın mealinden okuyunca bizlere Allah'tan gelmiş olan öğretinin amacını, ne istediğini pratik hayata uyarlanabilecek çıkış yollarını işaret ediyor. Belki Arapça metne tam bağlı kalmıyor, ama verilmek istenen mesajı biraz kafa yorarak dip notlarıyla okuyunca sizlerde o surelerden pratik hayatınıza çok şeyler katıp düşünce üretebiliyorsunuz. Üstadın mealinin yanında en az 4-5 ayrı meal daha koyarak sureleri anlamaya çalışıyorum. Arada tefsirlere de bakıyorum, nihayet Kur'an Mesajı'na son olarak dönüp Allah'ın öğretisinin bana günümüze hitaben neler söylediğini anlamaya çalışıyorum.    




ANASAYFA

Patikalar © 2001
Fa
&aL Tasarım