Aydınlık Yolun Öncüleri                                              Sadullah Ergün


İmam İbnu Teymiyye

İsmi, Soyu ve Yetişmesi

Tam adı, Ahmed Takiyyuddin Ebu'l-Abbas ibnu Şihabuddin Abdulhalim ibni Teymiyye'dir.

Hicri 661 yılı Rebi'u'l-Evvel ayının onunda Harran'da doğdu. Ailesi ilim ve dindarlıkla meşhur, ders, fetva ve telifle meşgul olan, Hanbeli mezhebine mensup, tanınmış bir aileydi. Bu aile zeka, hafıza ve akli muhakeme hususunda eşsiz bir meziyete sahipti. İbnu Teymiyye'de ise bu özellikler daha da ileri seviyedeydi. Devrin alimleri ve hocaları ondaki hatırlama gücüne ve hafıza kuvvetine hayran kalmışlardı. Bu hususiyetleriyle Dımeşk (Şam) ve çevre şehirlerde şöhret kazanmıştı. Halep şehrinden bir alim İbnu Teymiyye'nin bu özelliklerini işitmiş ve onu görmek için Dımeşk'e (Şam'a) gelmişti. Bu zat, o zaman daha çocuk yaşta olan İbnu Teymiyye'ye on üç tane hadisi okuyarak, bir tahtanın üzerine yazdırdı. Halepli alim İbnu Teymiyye'den yazdığı bu hadisleri tekrar okumasına fırsat vermeden, ezberden söylemesini istedi. O da elindeki tahtayı bu zata verdi ve hadisleri dinlediğinden daha güzel bir şekilde ezbere okudu. Bunun üzerine Halepli alim: "Eğer bu çocuk yaşarsa onun çok büyük şöhreti olacak. Böyle zeki bir insan görülmemiştir" dedi.

Ahmed ibnu Teymiyye yedi yaşına kadar Harran'da kaldı. Moğolların Harran'ı işgal etmesinden sonra ailesiyle birlikte Dımeşk (Şam)'e hicret etti. Yolda birçok zorluk ve tehlikeyle karşılaştılar. Bu olaylar onun Moğollardan şiddetli bir şekilde nefret etmesine neden oldu. Büyüdükten sonra Moğollara karşı mücahitlerin başına geçti.

Dımeşk'e hicretlerinden sonra daha oraya tam yerleşmeden babası, ilimde şöhret bulmuş biri olması nedeniyle oradaki büyük alimler tarafından Emevi Camii'ne müderris olarak atandı.

İşte bu ilim çevresinde yetişen İbnu Teymiyye daha küçük yaşta Kur'an-ı Kerim'i ezberledi. Sonra o dönemde bilinen bütün ilimleri okudu. Arap diline çok önem vererek dilbilgisi ilminde otorite sahibi oldu. Sibeveyh'in Arap dilinde çok önemli bir yeri olan kitabını inceledi ve kritiğini yaptı. Bu çalışmaları ona Arap dili konusunda, ilmi hayatı boyunca kullanacağı bir bilgi ve kabiliyet kazandırdı.

Fıkhi hükümlerle tanışıp ezberleyebildiği kadarını ezberledi. Böylece değişik ilim dallarında kendini yetiştirerek toplumda ilmi bir otorite haline gelmeyi başardı.

Ahmed ibnu Teymiyye Ahmed ibnu Hanbel'in Müsned'i, Sahih-i Buhari, Sahih-i Müslim, Sünen-i Tirmizi, Sünen-i Ebi Davud, Sünen-i Nesai, Sünen-i İbni Mace ve Süneni Darekutni'yi hocalarının yanında okuyarak dinletti. Bunlardan bazılarını defalarca dinletti. Hafız Zemlekani (Vefatı H. 727) onun hadis ilmindeki yerini şöyle anlatır: "Beş yüz seneden beri hıfzı ondan kuvvetli olanı görülmemiştir." Hafız el-Mizzi de onun hakkında: "Kur'an ve sünneti İbnu Teymiyye'den daha iyi bilen ve ondan daha güzel şekilde onların yolundan giden birini görmedim" demiştir.

İbnu Teymiyye kendi döneminde bilinen bütün ilimlerle meşgul olmuş yukarıda sayılan ilimlerin dışında fıkıh usulü, tasavvuf, sulûk, hat, hesap ve benzeri ilimlerle de ciddi şekilde ilgilenmiştir.

İlme Hizmeti ve İlimdeki Çizgisi

O zaman alimlerin Endülüs ve Bağdat'tan hicret ederek Dımeşk'e gelmeleri sebebiyle Dımeşk ilmin merkezi olmuştu.

Hadis ilmini okutan Nevevi, İbnu Dakik, el-Idi Zemlekani'nin ders verdiği medreselerin yanında daha birçok özel medrese ortaya çıkmıştı.

O zamanda Ebu'l Hasen el-Eş'ari'nin görüşleri ortaya çıkıp yayılmaya başladı. Onlara Hanbeliler dışında kimse karşı çıkmadı.

İbnu Teymiyye, Eş'arilerin medresesinden mezun olanlardan biriydi. Sonra sahabilerin görüşlerine özellikle de Ömer ibnu'l-Hattab, Ali ibnu Ebî Talib, İbnu Abbas gibi sahabilerin görüşlerine önem verdi. Said ibnu Museyyeb ve Kasım ibnu Muhammed gibi tabiinden öne çıkmış kişilerin fetvalarına dikkat ederdi. Allame ez-Zemlekani onun hakkında şöyle demiştir: "Ona bir ilimden sorulduğu zaman, onu gören ve dinleyen kişi onun cevapları karşısında bu ilimden başka bir ilim bilmediğine ve bu ilimde onun denginin olmadığına kanaat getirirdi."

Moğollara Karşı Cihadı

Moğollar 702'de Şam'ın surlarını kuşatınca insanlar korktu. İbnu Teymiyye onları sakinleştirip yemin ederek: "Siz onlara galip geleceksiniz" dedi. Bazı devlet adamları ona: "İnşallah de" diye ihtarda bulundular. O da: "Ben bunu yorumlayarak değil, tahkik ederek söylüyorum" dedi. Sonra halka dönerek: "Eğer beni karşı tarafta görürseniz, başımın üstünde Kur'an dahi olsa beni öldürün" dedi. Sonra ilk safa girerek cihadı ilan etti. Ramazan ayıydı. Askerlere oruçlarını bozabileceklerine dair fetva verdi. Sonra kendisi askere moral vermek için onlar arasında dolaşarak bir şeyler yedi. Moğollar yenilinceye kadar durum böyle devam etti. İşte mümin alimin durumu budur. İnsanların içinden çekilip, olaylara tepeden bakarak evinde oturmaz. Bilakis, peygamberi ve sahabeyi örnek edinen bir mümin bütün hassasiyetiyle olayın içinde yerini alır. Etrafında olup bitenlerden haberdar olur. Malını, çocuğunu, evini hatta gerektiğinde canını ortaya koyarak meydanlarda mücadele eder. Kılıç, kalem ve dilin kendisinde toplandığı biri olur. İşte İmam İbnu Teymiyye bu özellikleri taşıyan bir alimdi.

Toplum Gerçeklerine Yaklaşımı

İbnu Teymiyye yaşadığı dönemdeki toplumun gerçeklerini iyi tespit etmiş, toplumun hastalıklarını anlamış, ilmini ve bedenini insanlar içinden hayırlı bir ümmete kavuşmak için sarf etmiştir. Şehirlerdeki valilere ve sultanlara nasihat etmiş, yaptıkları kötülükleri kınamış bundan dolayı da birçok defa hapse atılmıştır. Hapiste kaldığı müddetçe haline razı olarak ve hayrı yalnızca Allah'tan isteyerek sabırla mukabele etmiş ve şöyle demiştir: "Düşmanlarım bana ne yapabilirler, ben cennetimi kalbimde, bahçemi göğsümde taşıyorum. Nereye götürülsem onlar benimle beraberdir. Hapsedilmem halvet, öldürülmem şehadet ve memleketimden sürülmem ise seyahattir."

Dört Mezhep Fıkhını Öğrenmesi

İlk derslerini hadis ilminde değerli alimlerden biri olan babasından aldı. 21 yaşında babasını kaybedince birçok büyük alimden daha ders almıştır. Talebesi İbnu Abdilhadi onun iki yüzden fazla hocadan ders aldığını söylemiştir.

Günlük münazaraları, ilmi toplantıları ve yapılan çalışmaları terk etmez, hepsine katılırdı. Kendinden uzak, dönemin meşhur alimlerinin yanına gidip ders alırdı. Hatta aynı görüş ve fikirde olmayanlardan dahi ders görürdü. Bıkmadan usanmadan kitapların üzerine kapanıp çalışırdı. Selefi salihinin kitaplarını okur, gerektiğinde bir ayetin açıklaması için bir çok tefsire baş vururdu. Kendi hakkında şöyle der: "Bazen bir ayetin açıklaması için yüz tefsire bakardım. Sonra Allah'a anlama kabiliyeti vermesi için şöyle dua ederdim: "Ey İbrahim'e öğreten Rabb'im, bana da öğret. Ey İbrahim'e öğreten Rabb'im, beni dinimde bilgi sahibi kıl." Ve camilere gidip yüzümü toprağa sürerek Allah'tan bana doğruyu ilham etmesini dilerdim."

Mecmuatu'l-Fetava'da belirttiği üzere selefin tefsirinden yaptığı rivayetler otuz cildi aşıyordu. Bunlardan bazıları yazılmış, bazıları ise yazılmamıştır.

Hanbeli fıkhında İbnu Kudame'nin (H.630) el-Muğni adlı kitabını, Hanefi fıkhında Tahavi, Husayri ve Serahsi'nin kitaplarını, Şafii fıkhında el-Um, el-Muhezzeb, el-Mecmû, Muhtasaru'l-Muzeni adlı kitapları ve İmam Gazali'nin yazdığı el-Veciz'i, Maliki fıkhında ise İbnu Ruşd'un el-Kebir ve el-Hafid'ini okumuştur. Ayrıca Zahiriye mezhebinin ünlü alimi İbnu Hazm'ın el-Mahalli ve el-Ahkâm fi Usuli'l-Ahkâm adlı kitaplarını okumuş ve bunlardan etkilenmiştir.

el-Kevakibu'd-Durriyye kitabının yazarı onun hakkında şöyle der: "Sahabe ve tabiinin görüşlerini çok iyi bilirdi. Hemen hemen konuştuğu her konuda dört mezhebin görüşlerini söylerdi. Bazı konularda dört mezhebe muhalif olmuştur. Muhalefet ettiği konularda Kur'an ve sünnetten delil getirip yazmıştır."

Akli İlimlere de Önem Vermesi

İbnu Teymiyye nakli ilimleri olduğu gibi, felsefe, mantık ve kelam ilmini de tahsil etmişti. Felsefe ve kelam ilmiyle ilgili eserler yazmasına rağmen bu ilimlerle uğraşıp az çok bunlardan etkilenen diğer alimler gibi felsefeden etkilenmemiştir. Onun bu ilimleri öğrenmekten maksadı İslam'ın güzelliklerini, İslam davetini anlatmak, dinin emir ve yasaklarına uymayan insanları uyarmaktı. Bundan dolayı onun yazdığı eserlerin çoğunluğu bidat ehline ve dinden uzaklaşanlara reddiye şeklindedir. Dehriyye, Kaderiyye, Cehmiyye, Mu'tezile, Vahdeti Vücutçuluk ve çeşitli felsefi ekollerin etkisinde kalanlara reddiyeler yazmıştır.

"Mesih'in Dinini Değiştirenlere Doğru Cevap" adlı eserinden anlaşıldığı üzere hıristiyanların kitaplarını da okumuştu. Çok değerli bir alim olan Muhammed Ebu Zehra onun hakkında şöyle der: "Denilebilir ki İbnu Teymiyye bütün İslâmi ilimlerin kitaplarını, devrinde bilinen felsefe kitaplarını ve kendisine ulaşan geçmiş dinlerin kitaplarını okumuştur."

Öğrencileri

Onun zamanında onun öğrencisi kadar çok öğrencisi ve müridi olan bir başka hoca yoktu. Özellikle Şam, Mısır, İskenderiye ve Kahire arasında gidip gelirken, kendini tamamen ilme verip hitabette bulunması ve münazaralara katılması gün geçtikçe öğrenci sayısını artırıyordu. Haftanın birkaç gününde Emevi Camisi başta olmak üzere birçok camide halka açık, ilmi tartışmalarla geçen özel dersleri olurdu. Bu derslere çok sayıda insan katılırdı. Bu dersleri kırk altı yıl boyunca bıkmadan sürdürmüştür.

Yetiştirdiği öğrencilerin en tanınmış olanları şunlardır:

İmam İbnu'l-Kayyım el-Cevziyye: Kendisiyle devamlı beraber olan, ilmini alıp onu savunan, Zadu'l- Mead ve İ'lamu'l-Muvakkiin gibi kitaplarında hocasının ilimlerini devamlı aktaran büyük bir alimdir. Fakat o hocasından daha sakin, ibadet ve zahitliğe yönelmiş biriydi.

İbnu Kesir: et-Tefsiru'l-Azim ve el-Bidaye ve'n-Nihaye adlı eserlerin yazarıdır.

İlimdeki Metodu

Genel olarak İbnu Teymiyye'nin metodu şöyle özetlenebilir:

*Akla hiçbir zaman güvenmezdi. Bu nedenle akılcıların inançlarına özellikle hocaları olan Aristo'ya karşıydı.

*Fikrinde mutaassıp olmayıp Kur'an, sünnet ve sahabilerden gelen rivayetlere bağlı kalırdı.

*Tefsirde Kur'an'ı önce Kur'an'la, sonra sünnetle, sonra sahabe ve tabiinin sözleriyle tefsir ederdi.

*Akidede en başta Kur'an-ı Kerim'i esas alır, onun koyduğu ilkelere dayanırdı.

*Tevil ve müteşabihte alimlere cevap verirdi. Aynı şekilde ona da cevap veriliyordu. Aralarında uzunca ilmi tartışmalar olurdu.

*Fıkıhta ise Hanbeli mezhebini diğer mezheplere tercih edip onun metoduna bağlı kalırdı. Bununla beraber bazen muhalefet ettiği de olurdu.

Eserleri

Tefsir konusunda yazdıkları bir araya getirilse otuz cilde varır. Tefsirdeki metodu hakkında da bir kitabı vardır.

Akaid konusunda bir çok eser yazmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır;

1- İman Kitabı

2- İstikamet Kitabı

3- İktidau's-Sırati'l-Müstakim

4- Furkan Kitabı

5- Risaleleri: Hemeviyye, Tedmiriyye, el-Vasıtiyye, el-Bağdadiyye, el-Keylaniyye, el-Ezheriyye, Kaza ve Kader ve bunların dışında bir çok risale.

Fıkıhla ilgili eserlerinin başlıcaları:

1- Kıyas Risalesi

2- Nikahu'l-Muhallil

3- Kitabu'l-Ukud

4- el-Hasbe Risalesi

Bunların yanı sıra bir çok değişik fetva ve içtihatları vardır. Onun bazı fetvaları el-Fetava'l-Kubra adlı eserde toplanmıştır.

Vefatı

İmam İbnu Teymiyye Hicri 728'e denk gelen Miladi 1328'de Şam'da Kale hapishanesinde vefat etti. Şam halkı ve alimleri toplu halde daha önce hiç görülmemiş bir kalabalıkla cenazesinde bulundular. Uzak yakın İslam beldelerinde, Yemen'den Çin'e kadar pek çok yerde onun gıyabında cenaze namazı kılınmıştır. Allah rahmet etsin.

Kaynaklar:

1. M. Halil Herras, İbnu Teymiyye es-Selefi

2. İmam Muhammed Ebu Zehra, İbnu Teymiyye'nin Hayatı ve Yaşadığı Dönem

3. Muhammed İslambuli, Dinin Kahramanı İbnu Teymiyye

4. Abdülaziz el-Meragi, İbnu Teymiyye

5. el-Fetava'l-Kubra kitabının önsözü

6. Şamil İslam Ansiklopedisi

Ana Sayfa

Bu Sayıda